Gurbetteki çocuklarımız...

A -
A +
“Biz burada çocuklarımızı tehlikelerden korumaya çalışıyoruz ama gurbettekiler de çaresizlik içinde...”
 
Fransa’da Bischwiller’de Yunus Emre Camii’nde düzenlenen bir kardeşlik gecesindeydim. Türkiye’den gelen konuşmacı din görevlisi çocuk yetiştirmenin önemine dikkat çeken güzel bir sohbet ediyordu. Bir ara çocukların yetiştirilmesine yönelik yapılması gereken çalışmanın önemine dikkat çekerken iki farklı ülkeden iki farklı velinin derdini paylaştı:  
“İki yıl önce Belçika’daydım. Bir kardeşim geldi. Çocuğuyla ilgili yaşadığı bir günü anlattı.
Yılbaşı gecesine günler kalmıştı. Yatmak üzere odamıza giderken baktım çocuğun penceresi açılmış. Perdeyi kapatıp odadan çıkarken baktım çocuk perdeyi arkamdan yine açmış.
Şaşırdım. Acaba tesadüfen mi böyle olmuştu? Döndüm perdeyi tekrar kapatıp odadan çıkarken arkamı döndüm ki çocuk tekrar pencerenin perdesini açmaya gitti. Perdeyi açınca geri döndüm, dedim ki:
-Evladım sen niye açıyorsun bu perdeyi? Gece vakti perde mi açılır? Ayıp olur. İnsanlar akşam olduğunda perdelerini kapatırlar.
Çocuğun verdiği cevap karşısında dondum kaldım:
-Noel için babacığım. Noel Baba gelecek bize de hediye getirecek. Onu bekliyorum...
Ben baba olarak bu duruma öfkelendim. Bağırıp çağırmadım ama çocuğu kendimce böyle şeylerin bizimle alakası olmadığını anlatmaya çalıştım. 'Boşuna böyle pencere kenarında bekleme, Noel Baba falan gelmez. Öyle bir şey yok!' dedim...
Çocuğumun verdiği cevap bizi bekleyen tehlikeyi gözler önüne sermeye yetiyordu:
-Sen öğretmenimden daha mı iyi biliyorsun? Öğretmenim gelecek ve hediye getirecek, dedi.
Benim çocuğum burada eğitim alırken benim dinime inancıma ve kültürüme yabancılaşacaktı ve biz ne yapacaktık bilmiyorum!...”
Almanya’dan bir aile büyüğü de çocuklarımızı bekleyen tehlikeyi şu anekdotuyla anlattı:
“Benim çocuk bu sene anaokuluna gidiyor, beş yaşında. Geçen akşam 'yavrum ne öğrendiniz bir bakayım' dedim. Çocuğun ilk çizdiği resim kilise resmi olmuştu!.."
Türkiye’ye geldiğimizde büyük alışveriş merkezlerinde çocuklara göre hazırlanmış resimli çocuk kitaplarına baktım. Yabancı eserlerden tercüme edilmişlerdi ve birçoğunda çocuklara domuzlar, fareler şirin gösteriliyor, Noel Baba resimleri ve hikâyeleri anlatılıyordu. Veliler de çocuklarına bu süslü kitapları alıp onun eğlenmesini (!) sağlıyordu. Kemalettin Kamu’nun mısraını hatırladım:
“Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde!..”
         Zekeriya Şahin-Fransa
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.