"Sen buna layık değilmişsin!"

A -
A +
"Sen gerçekten aptalın birisin! Seni almadan önce bana 7 şoför adayı başvurdu biliyorsun...”
 
Genç bayan avukatın işe yeni aldığı şoförü, bulundukları ilçeden dava aldığı başka ilçeye gitmek için çıktıkları yolda, birden direksiyonu ormana kırıp da gitmeye başlayınca Avukat Hanım şaşkın hâlde “ne yapıyorsun Ali!” diyor ama Ali cevap vermiyor. Derken az ileride aracı durdurup birdenbire dışarı fırlıyor ve avukatın bulunduğu arka kapıyı açıyor.
Ondan çıktığı belli olmayan acayip bir sesle yeri göstererek:
“İn aşağıya!” diye bağırıyor.
Hem içindeki duygulardan, hem yaptığı başkaldırının zorluğundan heyecanını denetleyemeyip nefesini zor almakta ve benzi sapsarı olmuş durumda. Avukat Hanım yerinden kımıldamadan, dikkatle ve delici gözle Ali’nin yüzüne bakarak gülümsüyor.
Ali tekrar haykırıyor:
“İn aşağıya!”
Avukat kızın gülümsemesi biraz daha çehresine yayılıyor. Heyecandan pembeleşen yüzü onu daha da güzelleştiriyor. Korkusunu gizlemek için aşırı çaba harcıyor:
“Bak Ali” diye yüksek sesle ve en alıcı bakışlarla şoförün dikkatini kendisine çekmeyi başarıyor. Ve etkileyici bir ses tonuyla konuşmaya başlıyor:
“Bak Ali, sen gerçekten aptalın birisin! Seni almadan önce bana 7 şoför adayı başvurdu, bunları biliyorsun. Onların iki katı para istediğin hâlde niçin seni seçtiğimi hiç düşünmedin mi?”
Ali birden dikkat kesiliyor. Göğsünü şişiren soluğunu içinde tutuyor.
“Neden abla?”
Bak Ali yakışıklısın, boylu poslusun, seni şoför değil koca adayı olarak seçmiştim. Ama sen buna layık değilmişsin, şimdi bana ne yaparsan yap ama sonucuna katlan.
Ali bu kez titremeye başlıyor. Yüzündeki sarılık yavaş yavaş kayboluyor, çehresine kan hücum ediyor, birdenbire omuzları çöküyor. Vücudu öne doğru bükülüp kolları yer çekimine direnemiyor.
Bayan avukat, ormana saptıkları sırada her zaman namlusunda bir mermi bulunan ve arka koltuğun yanına koyduğu tabancasının üzerini cübbesiyle örtüyor.
Ali perişan, kendinden geçmiş, gözlerinden yaşlar akıyor. Genç kızın eline sarılıp onları öpmek istiyor, buna gücü yetmiyor.
“Ne… Ne olur abla beni affet. İstersen öldür beni, Allah kahretsin, şeytana uydum, hiçbir şey anlayamadım, düşünemedim, affet beni abla!..”
Kontrolü tekrar eline alan avukat hanım hiçbir şey olmamış gibi davranıyor:
“Tamam, hadi bakalım, insanın yaşadığı alın yazısıdır...”

“Affet abla, elini ayağını öpeyim ne olur...” DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.