"Beni nereye kaçırıyorsunuz!”

A -
A +
“Ben filan hastanedeki filan doktorun hanımıyım. Babam milletvekilidir. Beni o hastaneye götürün!..”
 
Bu anlattığım hadise 1970’li yıllarda olmuştur. O yıllarda şimdiki gibi devlet dairelerinde filan kayıt kuyut işleri bu kadar derli toplu ve ince değildi.
Kazazede kadının cesedini (!) acilden aldık ve arabanın arka koltuğuna uzattık. O hastaneye yedi kilometre mesafede olan devlet hastanesinin morguna hareket ettik...
Hastaneye ya bir ya iki kilometre kala arkamdan ense köküme bir şaplak indi ki feleğim şaştı. Peşinden kulaklarımdan tırmalayan bir elle birlikte bir kadın çığlığı ki aman Allah’ım.
Dikiz aynasından bir baktım ki bu kadın az önce arabada yatan ceset… Fe suphanallah!
Kadının yaşadığına mı sevinelim, bize arkadan çığlık çığlığa saldırmasına mı?
Kadın hem bağırıyor hem vurup kırıyor, “beni nereye götürüyorsunuz namussuzlar!  Nereye kaçırıyorsunuz!..” diye haykırıyor.
Dedim ki:
“Bacım seni kaçırmıyoruz. Siz trafik kazası geçirdiniz. Arkadaşlarınız da ana yoldadır. Biz seni acil hastaneye yetiştirdik. Bak kurtuldun çok şükür.”
Kadını ikna etmek zor olsa da bu arada hastaneye de yaklaşmıştık. O da bizim öyle kimseler olmadığımızı anlayıp yaptıkları kazayı da hatırlayınca dedi ki:
“Ben filan hastanede filan doktorun hanımıyım. Babam milletvekilidir. Beni o hastaneye götürün.”
Babasının ismini de hastanenin ismini de doktorun ismini de verdi. Burada yazmamın anlamı yoktur. Hastane de bir özel hastanedir.
Bunun üzerine “peki kardeşim” diyerek o hastaneye yöneldik. Hastaneden içeri girdik. Kadın kocasına haber ulaştırdı. Yaralılarla, kaza ile ilgili bilgiler kimlere ulaştı bilmiyoruz ama gerçekten de hastanedeki doktor olan eşi geldi.
Durumu anlatınca bize nasıl teşekkürler etti bilemezsiniz. Adam bir yandan, kazadan alıp hastaneye getirerek kurtulmasına vesile olduğumuz kadıncağız bir yandan…
“Siz olmasaydınız karım yaşamayacaktı. Onun hayata dönmesine sebep oldunuz. Size nasıl iyilik edeceğim bilemiyorum.”
Bize kartvizitini verdi. “Bir işiniz düştüğü zaman beni arayın yeter!” dedi.
Biz de acil şifalar dileyerek oradan ayrıldık. O kazada yüzü o portakal gibi olan kadın ölmüştü. Yaralıların durumu nedir bilmiyoruz.
Bu kadıncağızın yiyecek ekmeği içecek suyu varmış ki Rabbim bizi vesile etti hastaneye yetiştirdik de kurtulmuştu. Kadıncağız kurtulmuştu ama meğer bizi polisler “cesedi kaçırdılar” diye arıyormuş!.. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.