Bu haksızlığı kabul edemeyiz!..

A -
A +
“Biz, askerlerin bizi durdurmak için işaret verdiğini zannettik, ifade vermek için geliyorduk.”
 
Bir akşam vakti, Gaziantep’ten şehrimize dönüyoruz. Kitap satışlarımız güzel geçtiği için de oldukça sevinçliyiz. Gaziantep’in çıkışında, sağda bir askerî birlik var. Hududu şoseye paralel olarak uzanıyor. Nöbetçi askerler arabadan görülebiliyor. Önümüz sıra da bir taksi gidiyor. Belki aramızdaki mesafe 100 metre kadar. Taksimiz Anadol marka.
Ne olduysa, öndeki taksi geri geri gelmeye başladı. Yol çift yönlü. Soldan kaçamadım çünkü karşıdan gelenler var. Ani bir fren yaptım ve durdum. Bu arada kornaya devamlı basıyorum.
Öndeki taksi süratle geldi ve geri geri bize çarptı. Hamdolsun bir yaralanma yok. Sadece önde oturan bir arkadaşın alnı ön cama çarpmış ve hafif kanamıştı.
Aşağıya indik. Bize çarpanlar da indiler. İki genç idiler. Ağızları leş gibi içki kokuyor. Bu arada trafik arabası geldi. Nöbet tutan askerlerden ikisi de geldi.
Dedim ki:
“Niçin durup dururken geri geri geldiniz?”
Cevap:
“Biz, askerlerin bizi durdurmak için işaret verdiğini zannettik, ifade vermek için geliyorduk.”
Askerler:
“ Hayır! Biz böyle işaret vermedik” dediler.
Polisle kaza yapan gençler, aralarında bir şeyler konuştular. Sonra polis bana hitaben dedi ki:
“Siz bunlara arkadan çarptığınız için 8/8 kabahatlisiniz.”
Dedim ki:
“Memur bey, bunların geri geri gelip bize çarptığı gün gibi aşikârdır. Üstelik bu askerler de şahit. Anlaşalım ama masrafımızı bari vermesinler mi? Bakın bizim arabanın önü ve farlar haşat oldu. Onlarda ise bir şey yok sayılır.”
Gençler “herkes kendi masrafını karşılasın” dediler.
Tabii biz de bu kadar açık haksızlık karşısında bunu kabul edemezdik. Trafik kaza raporu diye bir şey tuttu. 8/8 yazmış. Biz kabul etmedik. Arabamız hasarlı olduğu için yolun kenarına emniyete aldık. Gaziantep’e geri döndük. Biz beş kişi, karşı taraf iki kişi karakola gittik. Tekrar ifadelerimiz alındı. Tutanaklar tutuldu. Otobüsle şehrimize döndük. Ertesi sabah, biz de haksızlığımızı gidermek için çareler aradık. Tanıdık bir arkadaşın Gaziantep’te savcı yakını varmış. Bir de trafikte bir komiser varmış. Gaziantep’e gittim. Savcı’ya uğradım. Selam sabahtan sonra, baktım benden önce oraya gelmiş olan şöyle 30 yaşlarında bir genç, bana ismimle hitap ederek hoş geldin dedi. “Seni tanıyamadım, kimsiniz siz?” diye sordum. Meğer o da il adliyesinde kâtip imiş. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.