“Ya ne yapsaydım?”

A -
A +
“Hiç yapmadığım bir refleks ile yol vermeyip direksiyonu sola kırarak iki araç öne doğru depar yaptım...”
 
 
Sabah trafiğini İstanbul’da olanlar iyi bilir. Herkesin acelesi vardır. Herkes işine yetişmek için pürtelaş içindedir. Herkes bir araba da olsa geri kalmak veya araya araba almak istemez. Ama buna rağmen aynı oranda da her şeride kaynak yapmak isteyen şoförler bitmez tükenmez…
İşin daha komiği, kendisi bugün yol vermek istemezken bir başka gün "kaynak" yapan şoför konumuna gelebilmektedir...
İşte böyle bir sabah, yoğun trafikte bir lüks otomobil, gidiş şeridinin sağından gelerek benim hemen önüme direksiyon kırıp kaynak yapmak istedi.
Böyle durumlarda şoförler bir bireyle göz göze gelerek ricada bulunduklarında veya en azından bir sinyal verdiklerinde anlayışlı olmakla birlikte bu pervasızca hareket doğrusu o an gücüme gitti…
Belki de bu kaynağı yapacak olan kişinin çok lüks otomobili olmasının verdiği rahatlık sebebiyle bu hareketi yapıyor olmasına tepki duygusuydu. Sıradan bir araba olsa belki bu kaynak işi zoruma gitmeyecekti. Bilemiyorum.
Hiç yapmadığım bir refleks ile yol vermeyip direksiyonu sola kırarak iki araç öne doğru depar yaptım... Az sonra bu defa o önüme direksiyon kırıp tepkime tepki gösterdi. Arabasının camını açıp hayatta hiç duymadığım bir küfür savurdu.
Öyle bir oldum ki tarif edemem… Demek ki bu tür kavgalar bu tür bir anlık öfkeyle ve hiç beklenmedik bir anda yaşanıyor ve o anda da sonunu kimse düşünemiyor… Akıl tutulması bu olsa gerek…
O aralar yeni yeni tekvando sporuna gidiyordum. Ama kavga etmek asla yapım değildi. Çünkü ben kavga ettiğimde kontrolü kaybederdim. O kavgada ya benim ya onun bitmesi lazımdır. Ve benim için kavga en son şeydir… Kontrollü kavga etmeyi yapacağımı hiç düşünemiyorum.
“Ya Rabbi sen bana sabır ver dedim” içimden.
O an neler geçti aklımdan anlatamam… Sonra düşündüm… Hiç tanımadığım bir insanla, hiç olmadık bir şey yüzünden kavga etmek ne kadar saçma bir şeydi…
Hiç cevap vermedim. O, havasını atmış olarak gitti… Ben ise susarak sinmiş oldum.
“Sonunu düşünen kahraman olmaz” dedikleri bu olsa gerek...
Bunlar bir tarafa da esasında çocukluğumdan beri bu tür arabalara binenler beyefendi, babacan, patron insanlardı. Şimdi gördüm ki bu araçlardan genellikle henüz nezaketle tanışamamış "sonradan görme" tipler çıkıyor!..
          Rumuz: “Düşünen Adam”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.