"Yeter artık teyze!.."

A -
A +

Kız da çocuğu önce kucağına aldı. Ama yaşlı kadın olmaz diyerek çocuğu çekti aşağı aldı. Daha sonra da tepkisini beden diliyle de destekleyerek kendisi de koltuktan kalktı ve çocuğuyla birlikte ayakta gitmeye başladı. İki kişilik koltukta bu kez genç kız tek başına bir yanı boş olarak ilerlemeye başladı…

Yaşlı kadın bu defa yenilgi olarak gördüğü bu gelişmeye ayakta tepki göstermeye başladı. Önce homurdanarak yaptığı tepkiyi sonra ne düşündüyse sesini yükselterek yapmaya başladı:

Ne olacak yaşlıya saygı kalmadı ki… Ücretsiz binerler, sonra da böyle gezip dolaşırlar… Şu çocuğa her sabah kart okuturdum ki sırf otursun diye… Bugün kart okutmadım diye şu bana yapılana bak… Oturun sizin olsun koltuklar…

Kimse cevap vermiyor ama herkes az sonra ya sataşmaların başlayacağını veya kendiliğinden homurdanmaların biteceğini düşünüyordu… Kadın ise yenilgi saydığı bu tavra tepkisinde susmak bilmiyordu…

Bu çocuğu ne zaman böyle yanıma oturtsam, moruklar geliyor dikiliyor tepeme. Ben bu çocuğa her gün kart okutuyorum… Bugün basmadım diye… Nereden de bindim ben bugün bu otobüse ya…

Bir başkası cevap verdi:

-Yaşlılar evden çıkmasın mı? Evde oturup bunalıma girsin kafasına mı sıksın?

-Rahatsız oluyorsan taksi tut!..

Derken şoför de kadıncağıza seslendi:

-Teyze, yeter artık… Susarsan bir rahat yolculuk edeceğiz…

Bu arada konuyu dağıtmak için babaannesini torununa yönlendirmek istedim.

-Bakın bu minik yavru bu konuşmalardan korkar… Ne kadar da tatlı bir şey…

Derken yaşlı kadın cevap verdi:

-Bunun babası polis… Bu polis çocuğu…

Bir tuhaf oldum… Gerçekten bir polis çocuğu muydu bu? Kadıncağız polisten güç almak için mi böyle söylemişti, bilemiyorum…

Derken… Bu tür stres ve gerilim içerisinde üç dört durak gidildikten sonra kadıncağız torunuyla birlikte aşağı indi… O genç kız da o iki kişilik koltukta tek başına kulaklığını takıp yolculuğunu devam ettirdi. Üzüldüğüm nokta şuydu… Kimse o çocuğun herkesten çok oturmaya ihtiyacı olduğunu düşünmedi. O genç kız, kendi hakkı olduğunu düşündüğü koltuğa, “kimse oturmasa da ben otururum” duygusunu yaşarken ne kadar hodkâm bir hâldeydi. Ne otobüs şoförü ne de onca yolcu bu iki yolcu arasında kendiliğinden gelişen durumu normale çekemedi. Her kafadan bir ses çıktı ama hiçbir ses çocuk kalbini hesaba katmadı, katamadı…  

Mehmet Ali Acar-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.