Talat Aydemir’in emriyle

A -
A +
“Danıştay kararı bile olsa almayız” demelerine rağmen o tanıdıklarının yardımıyla tekrar aldılar okula...
 
27 Mayıs ihtilali sonrası okul mescidi herhâlde tam gözetim altında olsun diye üst kata taşındı. Biz yine de hem okulun disiplin kurallarına tam uyup hem de ibadetimizi yaparak öğretim yılı sonuna yaklaşmıştık.
Öğretim yılının bitmesine bir hafta vardı. Artık subay olarak mezuniyetimizi bekliyorduk. Lakin namaz kılan üç arkadaş çok sürpriz ve şoke bir durumla karşılaştık!
Harp Okulu Kumandanı Talat Aydemir'in emriyle Harp Okulu Kurmay Başkanı imzalı, elimize ayrı ayrı birer belge tutuşturuldu:
“Harp okulu ile ilişiğiniz kesilmiştir!”
Nasıl yani?
Şaka mı bu? Hayır… Bu bir emirdir ve askerî emirdir…
Bu ruh hâlini kelimelerle anlatabilmek imkânsızdır… Gencecik yaşta, bir hafta sonra subay olmanın hayaliyle yatıp kalkan çocuklarda böyle bir belge hangi travmaya sebep olur düşünebiliyor musunuz?
Bu tür bir belge "kafayı yeme", "intihar etme", "çıldırma" sebebidir… Ama kimin umurunda?  Vicdanlara işlemiş din düşmanlığı ki gâvurda yok…
Ne suçu var bu üç çocuğun bre vicdansız? Namaz kılıyorlar… Başka hiçbir sebep yok… “Sizi Allaha havale ediyorum!”
Belgeyi veren komutanlar, ardından ikinci bir emir verdiler:
“Şimdi derhal okulu terk edin!”
Bu, insan olarak hiçbir insana yapılmayacak tutumdu. Ama askerî emir… Hiçbir şeyi soramazsınız. Sorgulama zaten mümkün değil…
Korkudan, üzüntüden, kahrolmuş hâlde koğuşlarımıza çıkıp sivil elbiselerimizi giyerek kendimizi okulun dışında bulduk.
Gidecek yerimiz yok? Yatacak yerimiz yok… Ben, hemşehrim ve ortaokuldan bir arkadaşım… Üç arkadaş diğer okul arkadaşlarımızın şaşkın bakışları arasında gözyaşları içinde okuldan kovulup gidecek yerimiz de olmadığı için memleketimize doğru yola koyulduk...
Yolda ben, ileride çekeceğimiz çileden habersiz gülmeye başladım. Arkadaşım ise üzüntüden ağlıyordu. Kim gülecek kim ağlayacak bilmiyorduk...
Bu arada arkadaşımla ilgili bir hususu açıklayacağım. Neyse beraber memleketimize gittik. Ailelerimiz de bizi subay olarak beklerken böyle görünce şoke oldular. Kime derdimizi anlatıp kime neyi inandırabilirdik ki? Hiçbir ikaz veya disiplin cezamız yoktu… Ama Talat Aydemir için meğerse en büyük suç namaz kılmakmış!.. Beş sene askerî okullarda okumamıza rağmen bunu askerliğimize de saymadılar. Bizi tekrar er olarak askere çağırdılar. Bakın şimdi olanlara? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.