"Sen ne dersen o olsun baba"

A -
A +
“Postadan gelen evrakı heyecanla açıp baktık. İkinci tercihim Demirci Eğitim Yüksek Okulunu kazanmıştım...”
 
 
Liseyi bitirmiştim. Üniversite sınavlarına girdim. Aynı zamanda da “Tabii Bilimler” mezunu olduğum için Hava Astsubay Okulunun uçak radar operatörlüğü sınavlarını da kazanmıştım. Sınavlar İzmir Gaziemir’de oldu. Üç gün orada kaldım. Hava sıcaklığı o kadar yüksekti ki her çeşmeden su içme ihtiyacı hissediyordum. Bursa Büyükorhan ile İzmir’in sıcaklığı arasında en az 5-6 derece fark vardı.
Dedem benim geldiğimi duyunca akşamleyin ninemle beraber bize geldi. Beraberce yemek yedik. Çay içerken sordu:
-Oğlum askerlik sınavlarını kazanmışsın, gidecek misin?
-Dede üniversite sınav sonuçları iki güne kadar gelir, ondan sonra kararı beraber verelim, dedim.
Dedem lafı döndürüp dolaştırıp askerlik hatıralarına getirdi. Askerde dedem “mitralyöz” kullanırmış. O konuda görevlendirilmiş. Kendisi sivil kıyafetle asker olmuş. Onunla da terhis olmuş. Yokluk zamanları, şartlar öyleymiş… Hatta dedem askerde iken izne göndermişler. İzne gelmiş, evli olduğu için sorumluluk duygusuyla izin biter bitmez dönmek yerine “harmanı kaldırayım da öyle giderim” demiş. Tabii birliğine geç teslim olduğu için ceza almış. Gerçi tatbikatlarda başarılı olunca cezasını silmişler hatta erken terhis bile etmişler. O yıllarda da olsa askeriyede gerçekten iyi bir disiplin ve ödüllendirme varmış.
Aradan birkaç gün geçtikten sonra postacı nihayet beklediğim evrakı getirdi. Heyecanla açıp baktık. İkinci tercihim olan Demirci Eğitim Yüksek Okulunu kazanmıştım.
Hemen anneme babama haber verdiğim gibi dedeme de haber verdim. O zamanlar uçak radar operatörlüğü bir yıllıktı. Eğitim Yüksek Okulu ise iki yıllıktı. Babam iki yıl okuyacak olduğumu anlayınca biraz üzülmüştü. Çünkü çocuk okutmak onun için çok zordu. Bir sene zor okutacağı çocuğu iki sene nasıl okutacaktı? 
Hâliyle babam, ekonomik durumu iyi olmadığı için bir an önce hayata atılmamı, astsubay olmamı istiyordu.
Artık yeni kazandığım okula gidebilmek konusunda tek güvencem dedemdi. Dedem babamı ikna ederse gidebilecektim. Dedem akşam eve geldi. Yine okul muhabbeti açıldı. Bunun üzerine babama dedi ki:
-Oğlum, bu torunum muallim olsun.
Sonra öğretmenliğin öneminden dinimizin öğretmene verdiği önemden kendi bildiği kadarıyla örnekler verdi. Babam bunları dinledikten sonra ses çıkartmadı:
-Sen ne dersen o olsun baba, dedi.
Dedemin desteğiyle öğretmen okulunu okuyup öğretmen oldum. Otuz sene devletime hizmet ettim. Ve o şerefli mesleği hakkıyla eda etmeye çalıştım...
         R. G.-Bursa
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.