Amcam bana hisse verdi mi?

A -
A +
“Sonunda bir gün dayanamadım, denk getirerek amcama sordum: “Benim hissem ne kadar amca?”
 
 
Beyoğlu’nda çalışmaya başlamak beni hayli değiştirmişti. Ne Hollanda’ya gidemediğime üzülüyordum artık, ne hayallerimin yön değiştirmesine… Kumaş mağazasında çıtı pıtı bir tezgâhtardım…
Saçlarımın şekli değişmişti… Gömleğim kravatım derken bir kibar bey olmuştum farkında bile olmadan… Gelen müşterilerimin içinde aile olanlar oluyordu. Genç kızlarıyla gelenler oluyordu… Her biri birbirinden nazenin kimselerdi… İş yeri sahipleri, bürokratlar, gelir seviyesi üst sınıf olan aileler…
Ama ben… Ben sadece kibar bir tezgâhtardım… Amcamın bana hisse verdiğini düşünerek sabah erkenden geldiğim dükkândan akşam mesai saatine kadar çalışan bir tezgâhtar…
Ne kazanıyordum? Bilmiyordum ki?
Şimdilik karın tokluğuna çalışan bir tezgâhtar… Sahi amcam bana hisse vermiş miydi?
Vermez miydi? Ama amcam beni Hollanda’ya göndermekten vazgeçirtirken “dükkânda sana hisse vereceğim demişti ya?” Bunu amcama sorsa mıydım?
Daha dün bir bugün iki böyle bir soru amcaya sorulur muydu? Hâlbuki daha dün diyorsam ikinci yılımı bitirmiş üçüncü yılıma girmiştim Beyoğlu’nda…
Ve bir gün… Birkaç zamandan beri alışverişini bizden yapan hayli zengin ve hayli hatırlı bir müşterimiz tezgâhta yanıma yaklaştı ve bana dedi ki:
“Seninle bu akşam iş çıkışı bir görüşmek istiyorum. Müsait olur musun?"
“Benim buradan başka bir işim yok efendim. Müsait olurum.”
“Tamam o zaman ben seni iş çıkışı gelip alacağım. “
“Peki efendim.”
İyi de bu beyefendi, bu hatırlı müşterimiz, patron olan amcamın da çok iyi görüştüğü bu insan niçin bana böyle bir öneride bulunsun ki?
Neyse akşama doğru mesai bitip dükkânımı kilitleyip çıktım. Çünkü artık dükkânı tek başıma da kapatabilecek hâle gelmiştim…
Beyefendi ile buluştuk aşağıda. Son model bir arabası vardı. Baktım yanında hanımefendisi de vardı. “Birlikte bir yemek yiyelim konuşalım” dedi. Ben böyle bir görüşmeye ne gitmiştim ne bilirdim. Biraz tedirgin olarak, “burada söyleseniz efendim” dedim. “Canım böyle ayaküstü olmaz ki, ben seni istediğin yere bırakırım tekrar” dedi. Doğrusu biraz tedirgin oldum. Ama adam hanımıyla geldiğine göre gizli saklı bir şey olamazdı.

Gittik çok güzel bir lokantaya… “Hiç çekinme, hiç utanma. Ben senin bu doğal hâlini çok seviyorum zaten” dedi yenge hanım… Daha bir ezildim… Acaba beni buraya niçin çağırmışlardı?.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.