Mehmetçik ağlar mı?

A -
A +
“Babam köyün çocuklarına gizlice Kur’ân-ı kerim okutup dinî bilgiler veriyor ama herkes tedirgin!..”
 
Rahmetli dedeciğim konusu açıldığında hem kendisi gözleri dolar gelir hem de bu soruyu kendi kendine sorar kendi kendisi cevap verirdi:
“Evet… Mehmetçik de ağlar… Siz gençlere belki masal gibi gelir ama o acı günleri hatırladıkça burnumun direği sızlıyor inanın… Altı yaşımdan beri ne o iki jandarmayı, ne köy çocuklarıyla babamın yüz ifadesini unutabildim. Unutmam da mümkün değil…
Bir köy düşünün en az üç yüz elli dört yüz hane… Şimdi o köyden dört muhtarlık oldu… Öyle büyük bir köy… Fakat bu köyde kırk yaşın altındakiler okuma yazma bilmiyor. Dinî konuda hiçbir şey bilmiyorlar… Üstelik öğrenmek ve öğretmek de mümkün değil… Çünkü beş harflik bir kelime, köyün manevi ufkuna kara bir mühür gibi damgalanmış:
“Yasak!”
Çünkü yıl 1948… Kur’ân-ı kerim ve din derslerini ne kimse öğrenebiliyor ne kimse öğretebiliyor... Fakat köylü mecbur… İleride o hâle gelecekler ki cenazelerini yıkayacak imam bulamayacaklar…
Derken, hâli vakti yerinde biri çıkıp köyün alt kısmındaki ovalık yere uzaktan bakıldığında gözükmeyecek şekilde bir cami daha yaptırıyor.
Babamı da camiye imam olarak çağırıyorlar… Sarı Halil dedikleri bu Müslüman adamı gördüm… Sağ ayağının parmaklarını Osmanlı-Rus Harbinde top güllesi götürmüş. Yani harp gazisi… Çok iyiliksever biriydi…
Babam köyün çocuklarına gizli gizli Kur’ân-ı kerim okutup dinî bilgiler veriyor ama hem kendisi tedirgin hem köylü tedirgin…
O bakımdan köyün giriş ve çıkışlarında çevreyi görecek yüksek tepelere nöbetçi koyuyorlar. Eğer köye yaklaşmakta olan bir jandarma, bir memur yani kısaca bu yasağı korumakla görevli bir yetkili görülürse derhal imama haber verilecek… İmam nasıl davranacağını biliyor… Beş dakika içinde çocukları köye dağıtıverir…
Olacak ya işte… O gün, nöbetçi olmaya insan mı bulamıyorlar, yoksa nöbetçiler mi fark edemiyor nasıl oluyorsa iki jandarma o camiye kadar gelip kapıyı açarak içeri giriyorlar…
İçerisi Kur'ân-ı kerim okumakla meşgul çocuk dolu… Artık köydekiler yanmıştır… Çünkü herkesin çocuğu orada… Demek kimse yasağa uymuyor… Babamın ifadesi aynen şöyle:

“İki jandarmayı görür görmez, yıldırım çarpmışa döndük! Çocukların hepsi ayağa kalkıp 'hazır ol!'a geçti…  Ben korktuğumu belli etmemeye çalışıyordum ama doğrusu çok korkmuştum… Benden başka herkes ayakta… Ben de mecburen ayağa kalktım… Bu, teslimiyetin ifadesiydi… DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.