Dur bir nefes alayım!

A -
A +
“Para kazanmayı bırakın bu işi zarar etmeden bile bitirsem çok kâr etmiş olacağım...”
 
 "Çocukluğumda hep 'büyüyünce müteahhit olacağım' derdim… Askerliğimi Ankara’da yaparken bile bu konuda girişimlerim olmuştu. Ankara’da taşeronluk peşinde koşarken askerlik sonrası kendimi müteahhit olarak buldum..."
Bu cümlelerle anlatmaya başlıyordu rahmetli İbrahim Cevahir Ağabey müteahhitliğe başladığı yılları:
“İlk müteahhitliğim Afyonkarahisar’da Sultandağı İçme Suyu İnşaatının İller Bankası’ndan aldığımız ihalesiydi. O ihaleyi de bir rahmetlinin vekâletiyle aldık. Ama ihale tamamen bize ait, o sadece vekâlet belgesini verdi. O zaman İller Bankası’nın Su İşleri Müdür Muavini Ahmet Taka vardı. Bizim hemşehrimizdi. O bize yardımcı oldu. 318 bin liralık bir ihaleye girdim. İçme suyu ihalesinin hepsi 318 bin lira… İhaleyi almak için de % 33.33 tenzilat yaptım. İş bende kaldı… İşi aldık ama herkes dedi ki:
-Bu tenzilat ile sen bu işten zarar edeceksin.
-Ben zarar etmeyeceğim.
-Nasıl etmeyeceksin?
-Yahu ben bu işi bilmiyorum ki… Bu işi şimdi yeni öğreneceğim ben... Yani para kazanmayı bırakın bu işi zarar etmeden bile bitirsem çok kâr etmiş olacağım.
Bu mantıktan yola çıkmıştım. Orada bu azim ve kararlılık içerisinde çalışırken bir ihale daha çıkmıştı karşımıza. Sultandağı ilçesinin mezbaha bina inşaatı ihaleye çıkmış. Bedeli de 155 bin lira. Bir doktor vardı orada, dedi ki bana:
-Bugün mezbaha ihalesinin müracaatında son gündü. Sen müracaat ettin mi?
-Ne mezbahası?
-Yahu burada bir mezbaha yapılacak. Bak işte ihale ilanı olan kâğıt burada.
“Yapma ya” dedim. Kâğıdı alıp okudum… Oradan bir otobüs geçiyordu, hiç düşünmeden otobüse bindim doğru Ankara’ya geldim… O ihale ilan kâğıdı elimde… Nefes nefese İller Bankası Genel Müdürlüğü’nden içeri girdim. Mesai tamamlanmış umumi evrak (genel evrak) bölümü kapanmak üzere. Görevli memura dedim ki: "Bir dakika ya… Dur bir nefes alayım bir dakika… Allah aşkına dur! Bir dilekçe vereceğim sana…"
Son anda, nefes nefese… Alelacele, orada, ayaküstü bir dilekçe yazdım: “Ben filan yerde şu işi yapıyorum. Bu iş de ihaleye çıktı. Ben de bunu bugün okudum. Bu işin ihalesine girmek istiyorum. Lüzumlu evrakları yarın getirmek üzere dilekçemin kabulünü arz ederim...”
Evrak'taki memurun şaşkın ve hayret dolu bakışları arasında o dilekçeyi kendisine teslim ettim. Bilmem o dilekçe kabul olur mu olmaz mıydı? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.