Biri kul hakkı, biri kamu hakkı

A -
A +
İki husus bizim ana prensibimiz oldu: Biri “kul hakkı” diğeri “kamu hakkı”...
 
Bizim girdiğimiz ihalelerde şu iki yöntem dışında başka bir yöntem kullanmadık: Müracaat ettiğimiz hiçbir ihalede birincisi para alarak ihaleden çekilmedik. İkincisi ihalede para vererek kimseyi geçmedik...
Biz harama yakın olmaktan hep uzak durduk. İki husus bizim ana prensibimiz oldu: Biri “kul hakkı” diğeri “kamu hakkı”...
Bu iki hakkı; canımızı, malımızı, iffetimizi koruduğumuz kadar koruduk. Ve meslek hayatımıza da bu hakları korumaya hep devam ettik.
Ben, bizim gibi tek bir adam daha tanırım. Erzurum’da bir Müteahhit Sefer Demirel vardı.
Sefer Demirel ve İbrahim Cevahir… Girdikleri ihalede anlaşma olmaz…  Ya ne olur?
Herkes şansını deneyecek.
O Sefer Demirel de... O Dadaş da, bu durumdan korkuyorlardı… Enteresandır, bu özelliğimi duymuş ve inanır mısınız bu vesileyle geldi ve benimle tanıştı:
-Bir tanıyayım seni, dedi.
O Sefer Abi, benden biraz daha yaşlıydı… Kendisi enfarktüsten öldü, Allah rahmet eylesin…
Bu ihalelerde bu hususlardan kendimizi devamlı surette koruduk. Ama bu koruma kolay olmadı… Oralardan kaçarak kurtulmuyorduk. Oralarla “adam gibi” ayakta durarak prensibimizi koruyorduk… Yani bizimle prensibimizin dışında iş konuşmak kolay değildi.
Bir keresinde dönemin Genelkurmayında Satın Alma Başkanı bir albayın odasına girip de “Albayım burada haksızlıklar oluyor ve sizin bilginiz dâhilinde oluyor” dediğim oldu.
Hem de o askerlerin en görkemli dönemiydi. Albay benim üzerime yürüyor, nerdeyse kavga çıkaracak. Hakaret etmeye yöneliyor filan. Kapıyı kapattım. Dedim ki:
“Albayım ne bağırıyorsun? Senin ben tavrını biliyorum Albayım!”
Durdu… Konuşmaya devam ettim:
“-Senden bir tek ricam var! Sen bu alışkanlıklarından vazgeçme, ona bir şey demiyorum. Ama benim girdiğim ihalede bunlar olmasın!”
Konuşmamı bitirdim ve çıktım.
Albay benden şikâyetçi olmadı. Ama aşağıdan yukarı bir yerlere bağlıydı ki ondan sonra çok işlerde bize belge vermediler...
Vaktin ne kadar önemli olduğunu, kararlılığın ne demek olduğunu, işini şansa bırakmamanın ve de verdiği sözde durmanın dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu rahmetli İbrahim Cevahir Ağabeyden bu hatırasını dinlediğimde görmüştüm...
           Emin Ceylan-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.