​İyi ki kitaplar varmış...

A -
A +
“Halası olduğunu söyleyen bir kadın beni iş yerimde gelip buldu ve bana içindeki zehri kustu!..”
 
Kızın babası öfkeyle dedi ki:
-Peki burada ne geziniyorsun öyleyse?
-Şu ilerideki evde akrabam var. Onlara gidiyorum.
-Kim onlar, hangi ev?
Yerini tarif ettim. İsim verdim.
“Gösteririm size ben!” diyerek hışımla gitti yanımdan. Ben de “beladan kurtuldum” diye sevinerek akrabamın evine gittim ama yüreğimdeki tedirginlik geçmedi…
Eve vardığımda moralimin bozuk olduğunu anlamışlardı ama “önemli bir şey yok” diyerek geçiştirdim... Aradan çok zaman geçmemişti ki kapının zili çaldı. Onlar bu saatte gelenin kim olduğunu tahmin etmiyordu ama ben yine başıma bir iş açılacak olduğunu hissetmiştim... Kapıyı açtığımızda karşımızda polis vardı. Ve de aşağıda polis otosu. Yine böyle bir yaz mevsimi olduğu için insanlar sokaktaydı. Polis otosunu görünce mahalle daha bir çoğalmıştı.
Polis beni kaç gündür kendisinden haber alınamayan o kızın kaybolmasında dahlimin olup olmadığını sorguluyordu. Çünkü babası daha önce ısrarla “kızımın peşinden gidip onu rahatsız ediyordu” diye beni zanlı diyerek tarif etmiş ve benden şikâyetçi olmuş. Polisler evi aradılar, tabii ki kızı bulamadılar, çünkü benim artık onunla bir alakam yoktu. Ama ifademi almak için beni karakola götürdüler. Verdiğim ifade sonrası serbest bıraktılar ama bu arada akrabalarıma karşı da mahcup olmuştum. Bir daha oraya gidip de onları da huzursuz etmek istemedim... Artık o mahalleye uğramaz oldum...
Aradan bir iki hafta ya geçti ya geçmedi, onun halası olduğunu söyleyen bir kadın beni iş yerimde gelip buldu ve bana içindeki zehri kustu:
“Benim yeğenim evlendi ama senin gibi çulsuzun biriyle değil. Zengin biriyle evlendi. Damadın dayalı döşeli evi de var arabası da. Seninle evlenseydi kiralarda sürünecekti!.."
Benden ne istiyordu bu aile anlamadım. Tamam vermemişlerdi işte kızlarını. Ben de vazgeçmiştim. Ama daha niye bana nispet üstüne nispet yapmaya çalışıyorlardı? Hayret ki ne hayret?
“Ah bre halam doğru söylüyorsun. İyi ki de vermemişsiniz. Allah mesut bahtiyar etsin” diyerek içeri gidim.
Artık dükkândan çıkmak istemiyordum. Evlensem ve kendime bir başka yerde iş bulsam buralarda bir dakika durmazdım. O kadar kalbim kırılmıştı. Kimseyle görüşüp konuşmak bile istemiyordum.
Bu geçen dönemde evde kitaplara kendimi verdim. Bu arada dinime karşı içimde bir sevgi uyandı çok şükür. İnandığımız hâlde tembellik ederek kılamadığım namazlarıma başladım... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.