Bu evliliğe ben kefil olmuştum

A -
A +
“Damat Bey de gelmişti… Onunla ilk kez karşılaşmamıza rağmen damat olduğunu anlamıştım”
 
Gerçekten de yeğenimin adresini öğrenip evlerine misafir oldum. Hacer beni karşısında görünce bir tuhaf oldu. Her gördüğünde boynuma boğazıma sarılan yeğenim gerçi saygıda yine kusur etmemişti ama boynuma boğazıma da sarılmamıştı. Bu işte bir gariplik vardı. Yeğenim sanki huzursuz, sanki mutsuz gibiydi… Hiç lafı eveleyip gevelemeden sordum:
—Yeğenim seni üzgün gördüm. Bir sıkıntın mı var?
—Yok dayı… Sağ ol hiçbir sıkıntım yok…
—Bak bir sıkıntın var da bizden saklıyorsan darılırım. Biliyorsun bu evliliğe ben sebep oldum.
Yeğenimin öyle bir bakışı vardı ki anlatamam… Sanki “Olmaz olaydın!” der gibiydi… İçim cız etti… Yüreğime ateş düştü… Allah’ım bu evlilikte ciddi bir sıkıntı vardı… Ama ne?
Dedim ki:
—Bak yeğenim, bilmeden bir hata mı ettik? Yoksa kocanın bilmediğimiz bir olumsuzluğu mu var? Sana karşı kaba mı davranıyor?
Yeğenim ağlamamak için kendini zor tutarak iç geçirdi… Ama yine de “kol kırılır yen içinde” dercesine sırrını söylemedi.
—Boş ver dayı… Yok, bir şeyim…
“Öyleyse niye bu kadar mutsuz bu kız?”
Beni aldı bir merak… Bu evliliğe ben kefil olmuştum… Öyleyse bu kızcağızın niçin böyle mutsuz olduğunu da öğrenmem lazımdı. Derken akşam olmuş, damat bey de gelmişti… Onunla ilk kez karşılaşıyorduk. Ben onun damat olduğunu anlamıştım ama o benim kim olduğumu henüz bilmiyordu. Yeğenim Hacer, içeri giren kocasına, eski köy gelinleri gibi hizmette kusur etmiyordu. Kapıda karşılamış, ceketini almış, içeri geçirmişti.
Doğrusu yeğenim bizi tanıştırdığında damadın bana karşı “O Sabri dayı siz misiniz?” demesini bekliyordum. Hiç tepki göstermedi… Ne hareket vardı çehresinde ne mimik… Sanki kafasında başka şeyler var gibiydi. Ama meşgul ve telaşlı da gözükmüyordu.
Elini uzattı. “Memnun oldum” dedi. Hepsi o kadar… Uslu bir çocuk gibi geçti kanepelerden birinin kenarına ilişti. Ben biraz tedirgin, biraz merak içinde onu göz hapsine almıştım bile…
—Nasılsınız, iyi misiniz, gibi sorularla konuyu açmaya çalıştım. Ama sorduğum sorulara robot gibi, tek kelimelik cevaplar veriyordu.
—İyiyim… Sağ ol…
Hacer’e baktım. Göz göze gelmemek için çaba sarf ediyordu. Sofraya oturduğumuzda bile damadın hareketsizliği hiç değişmedi… Hatta doğru dürüst yemek bile yemiyordu… Zaten oldukça zayıftı… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.