Kız evinde bizi bekleyen sürpriz

A -
A +
“Başta halam olmak üzere, hemen düğün yapılmasını istemiyorduk. Çünkü aileyi yakından tanımak istiyorduk.”
 
“Babamlar beş kardeş. Dört oğlan bir kız. Babam en küçükleri ve birbirine çok bağlı bir ailemiz var. En büyük halam torununa sünnet düğünü yapacaktı bu yaz. Babam da senelik iznine ayrılınca soluğu memleketimizde aldık. Bir de gittik ki, bütün halalarım, babamın yeğenleri, hepsi en büyük halamda misafir olmuşlar. Yani uzunca bir aradan sonra bütün sülale yine bir araya gelmiştik.
İzmir’den gelen halamın köye gelirken telaşı daha bir başkaydı. Tamam sünnet düğününde de bulunacaktı ama onun asıl telaşı düğün hazırlığıydı. Daha önce beğenip oğluna nişanladığı kızı görmek ve ailesiyle de düğün gününü kararlaştırmak istiyordu. Ama bu oğlu öyle sıradan biri değildi. Daha önce başından bir değil iki değil tam dört kez evlilik geçmiş bu evliliklerin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Hemen her birinde bir iki ay evlilikten sonra ayrılmak zorunda kalmışlardı.
Yenge hanım halamızın oğlu olan kuzenimizi çok üzmüştü. Fakat ağabeyimizin sabrı sonunda galip gelmişti ve gelin babaevine dönmüştü. Babaevine giderken de ne kadar takısı varsa hepsini alıp gitmişti yengem. Takıları geri alamamışlardı.
Şimdi ikinci bir şans vardı ağabeyimiz için. Tabii bu yeni gelin adayını bizler de merak ediyorduk. Ama öğrendik ki dünür olduğumuz kız, halama ve ağabeyime danışmadan onlardan izin almaya bile gerek duymadan çekip Ankara’ya gitmiş. Yine de bu başına buyruk olma hâlini tenkit edememiştik.
Babam ve eniştelerim düğün salonunu ayarladılar. Başta halam olmak üzere, hemen düğün yapılmasını hiçbirimiz istemiyorduk. Çünkü aileyi biraz daha yakından tanımak istiyorduk. Ne var ki kız tarafı düğün olsun diye diretince razı olmayan gönlümüze rağmen dillerimiz bu teklife istemeden de olsa “peki” demek zorunda kalmıştı. Sıra gelmişti iki ailenin düğün için konuşmalarına. Bundan sonrasını annem anlatsın:

Kız evine görüşmeye gittik ki kızın annesi evde yok. Kapıyı açan da o evin gelini. Biz mecburen içeri girip oturduk. Kimse hoş geldin demeyecek miydi? Bekle babam bekle. Beş veya on dakika sonra bizim geldiğimizi haber vermiş olacaklar ki kadın eve geldi. Elleri simsiyah, üstü başı kir içindeydi… Terden kokuyordu. Neymiş efendim ahırda temizlik yapıyorlarmış…” DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.