Yoksulun yeri, edebiyatta...

A -
A +
“Yazılarda rağbet ettiğimiz yoksulları hayatın içinde neden yok sayıyor küçük görüyoruz?..”
 
Çok sormak, yarasını deşmek istemedim ama onu dikkatlice dinlediğimi fark etsin istedim. Sormadığım için konuşmasından rahatsız olduğumu düşünebileceği ihtimaliyle bir iki cümle sarf etme ihtiyacı duydum.
“Bırakmamak gerekir” dedim, “Allah kulunu bırakmaz, o hâlde bizim de kendimizi bırakmamamız gerekir.”
“Haklısın aslında” dedi. “Bırakmamak gerekir, bir sevenimiz Allah var zaten…”
Dikkatinizi çekmek istiyorum; burada bey amca kılık kıyafetinin ve yorgunluğunun maruzatını özrünü gişede kendisine nazikçe cevap veren memura, yani devlete anlatmaya çalışmadı… Bana; yani sokaktaki herhangi bir insana anlatmaya çalıştı.
“Kıyafetime, saçıma başıma aldanma ben de aslında güngörmüş, mürekkep yutmuş, ilim tahsil etmiş, saygıyı hak eden bir insanım ama kader…” demeye getirdi.
Demek ki insanın kendisini değersiz hissetmesine sebep olan iddia ettiğimiz gibi devlet değil, öncelikle biziz. Yani sokaktaki insan... Velev ki eğitimsiz, gün görmemiş, hayatı tanımamış olsun!
Sağdan ve soldan birçok dergi inceleme fırsatı buldum. Yoksuldan ve yoksulluktan bahseden onlarca kitap, gazete, mecmua… Öyle bir rağbet oluyordu ki bu tarz konulara… Sanki herkes yoksul olmak istiyordu da izin verilmiyordu.
Öyle bir okunuyordu ki bu tarz yazılar… Sanki herkes sevecek bir yoksul arıyor da bulamıyordu. Bazılarında öyle bir anlatılıyordu ki… Zannedersiniz yoksulluk “Amerikan Rüyası” dedikleri şeyin ta kendisi…
Oyuncular, sanatçılar dahi yoksullukla mücadeleleriyle ve hatta yazılarıyla gündeme geliyor, insanlar hayran oldukları yıldızların bu yönlerini yine hayranlıkla dillendiriyor, takdir ediyordu. Kutsallaşıyordu kelimelerde yoksulluk. Kutsaldır da belki bilemeyiz, o kadar ilmimiz yok.
Lakin sormak istediğim şu; edebiyatta-sanatta bu kadar sevdiğimiz yoksulları, sokakta karşılaşınca niye hakir görüp o insanların böyle hissetmelerine sebep oluyoruz?
Sözümüz eğilip bükülsün istemem. Ben “neden yoksulluk yazmaya-konuşulmaya değer bir konu olarak görülüyor” demiyorum, ya da “yazarlar yoksulların üzerinden kazanıyor” da demiyorum… Kaldı ki yoksul yazar da ziyadesiyle yok değil.
Ben neden dergilerde, kitaplarda rağbet ettiğimiz yoksulları hayatın içinde yeriyoruz, yok sayıyoruz, küçük görüyoruz diyorum...
        Sümeyye Yılmaz-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.