“Prenses sen çıldırdın mı?”

A -
A +
“Ahmet Abi ben seni seviyorum… Ne yapayım elimde değil… Seni seviyorum! Anlasana!”
 
Ona mahallenin gençleri "Prenses" adını takmışlardı. Ne kadar da güzel bir benzetmeydi. Gerçekten de o prensesleri kıskandıracak kadar güzel alımlı kibar bir kızdı. Gün geçmiyordu ki mahallemizin gençleri onun için bahis tutuşmasın; birbirleri ile onun için yaka paça kavga etmesinler... Güzelliği kibarlığı, giyimi kuşamı ile Prenses mahallemizin gerçekten paylaşılamayan kızıydı. Bazen iş çıkışlarında rastladığım Prenses'e benim de takıldığım oluyordu:
“Ne haber Prenses? Bugün yine hangi gençleri birbirine düşürdün? Senin için bu kadar kavga eden genç varken senin içlerinde sevdiğin, gönlünü kaptırdığın birisi yok mu?”
Benim bu takılmama o her seferinde sanki ezberlemiş gibi bana aynı şeyleri söylüyordu:
“Amma da yaptın Ahmet Abi, yoksa sen beni bu sokak serserilerine mi layık görüyorsun?”
“E sen kendini neye layık görüyorsun söyle de bilelim?”
“Benim sevebileceğim erkek, ince ruhlu duygusal sevmeyi bilen mesela senin gibi birisi olmalı...”
Ben de her seferinde bu söze gülüp geçiyor ve ona yine tavsiyelerde bulunuyordum:
“Öyle deme Prenses, bu gençler arasında ne yakışıklıları ne duygusalları var; ama sen görmüyorsun görmek istemiyorsun? Birisiyle nişanlan veya evlen ki mahallemizdeki bu 'sen' kavgaları bitsin artık. Böyle giderse mahallemizde birbiri ile konuşan genç kalmayacak. Hem evlilikte keramet vardır. Bak bana… Sevip saydığım bir eşim çocuklarım ve de mutlu bir yuvam var. Evlilik fırtınalı bir denizdir deseler de inan bana bekârlık da bulanık bir bataklıktır. Senin bu bataklıkta kaybolup gitmeni istemem. Gel sen bu Ahmet Abinin sözünü dinle nişanlan evlen artık Prenses...”
Benim tavsiyelerde öğütlerde bulunduğum, kırmaktan incitmekten korktuğum Prenses bir gün suratıma öyle okkalı bir tokat attı ki hâlâ bu tokadın acısını hissediyorum.
“Ahmet Abi ben seni seviyorum… Ne yapayım elimde değil… Seni seviyorum! Anlasana!” deyip hıçkırıklar içinde kalmasın mı?
Dondum kaldım… Şaşkındım… Çaresizdim… Dilim tutulmuştu… Bir müddet şaşkın şaşkın Prenses'in suratına baktıktan sonra kekeledim:
“Prenses sen ne söylediğinin farkında mısın? Ağzından çıkanları kulağın duyuyor mu? Ben evli biriyim anladın mı? Ben evli biriyim. Üstelik eşimi de çok seviyorum. Mutlu bir yuvam var. Neredeyse senin yaşında bir kızım var. Bunları sen de biliyorsun değil mi?" DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.