İçimde bir tutkuydu o

A -
A +
“Uzun süre kendime gelemedim. Aklımda beynimde onunla geçirdiğim günlerin izi vardı...”
 
 
Hayat beni Zeycan’dan ayrılmak için zorlamaya başladı… Ne kadar direndiysem de başka çare bırakmadı.
Zeycan’ın peşini bırakmak istemeyen eski eşi beni öğrenince hayatı kadıncağıza hepten yaşanılmaz yapmaya başlamış…
Ailem ise beni benden habersiz nişanlamanın derdindeydi. Onlara kendi kendime evlilik yaptığımı söyleyebilir miydim? Anneme babama “hayır!” diyebilir miydim? Niye bünyem de gönlüm gibi ısrarcı değildi? Niye insanlara kendimi anlatmakta zorlanıyordum? Niye niye? Niye herkes bana tahakküm kuruyordu da ben kimseye “hayır!” diyemiyordum.
Ve beni nişanlamıştı ailem… Belki garip karşılayacaksın amma nişanlım Sibel’i de sevmiştim. Şıpsevdi miydim ne? “Bir insan iki kişiyi aynı anda nasıl sevebilir?” deme dostum gönül söz dinlemeyince oluyordu…
Ama Zeycan… İçimde bir tutkuydu bu… Sevgiden de öte bir anlamı vardı benim için. Sibel ise evlenmeye karar verdiğim kimseydi.
Zeycan’a gidip gelemiyordum artık... Ondan ruhen olmasa da bedenen ayrılmak durumunda kalmıştım. Uzun süre kendime gelemedim. Aklımda beynimde gözlerimde onunla geçirdiğim günlerin gecelerin izleri vardı. Ama “zaman her şeyin ilacı” derler ya… Belki bu hâl bizlerin dününü unutmaya da yardımcı olurdu.
-Yani Zeycan’ı da unuttun mu Sibel’le evlenince?
-Hayır unutamadım ama evlendiğim eşim Sibel bana onu unutturmuş gibiydi. Hele bir yıl sonra doğan kızım şeker gibi bir bebekti. Karım ben ve minik Sedef mutlu bir şekilde hayatımızı sürdürüyorduk. Zeycan’ı zaman zaman hatırlamıyor da değildim. Ama yapacak fazlaca bir şeyim yoktu. Zaten bir gün ayrılacağımızı ta başından Zeycan da biliyordu...
Derken günlerden bir gün Zeycan’dan bir mektup aldım. İnan bana Zeycan’dan mektup geldiğinde mektubu açıp açmamak konusunda bayağı düşündüm. Ama açmaya mecburdum… Mektubunda özetle Zeycan diyordu ki:
“Sedat’ım bir çocuğumuzun olduğunu istersen oğlunu görebileceğini bunu bilmeye hakkın olduğunu düşündüğüm için bu mektubu sana yazdım...”
-Bence de bunu bilmek senin hakkın. Ama aynı zamanda da sorumluluğun… Bence Zeycan doğrusunu yapmış… E sonra ne yaptın Sedat?
-Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ondan ayrılınca çok üzülmüştüm ama zamanla bu duyguya alışmıştım. Ama şimdi durum çok daha farklıydı. Ortada damarlarında benim kanımı taşıyan bir çocuk vardı. Bir tarafta beni canından daha çok seven karım Sibel ve ailemizin maskotu hâline gelen kızım Sedef.... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.