Sahibi çıkmayan saat!..

A -
A +
“Biraz mahcup olmakla birlikte mecbur niçin orada olduğumu anlatmak zorunda kaldım...”
 
Küçük kardeşimin düğünüydü. Gelinin de bulunduğu düğün salonu kalabalıktı. Davetliler sadece hanımlardı... Ben de düğün sahibi olarak bir ihtiyaç olursa diye orada bulunuyordum. Bir ara salonun dışına çıkarken yerde bir bayan saati gördüm. Kalabalık arasında kim bilir hangi kadın düşürmüştü... Gerçi çok güzel bir saatti. Bir süre ne yapacağımı düşündükten sonra karar verdim: “En iyisi içeriye girip bir fırsatını bularak hanımlara sormak” dedim...
Birkaç dakika sonra salona geldim. İleri gelen bir kadın akrabamıza durumu anlattım. Onun izniyle sesimi biraz yükselterek: “Hanımlar bir dakika bakar mısınız?” dedim.
Bütün hanımlar bir anda susup sesin geldiği yöne baktılar. Ben de biraz mahcup olmakla birlikte mecbur niçin orada olduğumu anlatmak zorunda kaldım:
“Affedersiniz, bir kol saati buldum. Kim düşürdüyse benden alabilir.”
Sanki o anda herkes koluna bakıp saatinin kolunda olup olmadığını kontrol etmişti. Önce hafif daha sonra fazlalaşan uğultu, saatin sahibi de çıkmayınca tekrar eğlenceye bıraktı yerini…
Saatin sahibi bulunamamıştı. Ne yapacağımı düşünmeye fırsatım olmadı. Çünkü bir sürü telaşe bekliyordu. Sakin kafayla düşünmek üzere saati cebime koyup işlerime devam ettim.
Akşama doğru düğün salonu dağıldı. Bir gün sonra gelin kızı âdetlere göre evinden almak üzere tekrar köyüne götürdük. Köy şehir merkezine çok yakındı.
Ertesi gün yine aynı heyecan ile gelin alayı hazırlanıp bir konvoy oluşturarak köye gittik. Kız tarafı kendi âdetlerini yerine getirerek gelin kızı bizimle yanında yengesiyle vb. gönderdi. Biz tekrar yola çıktık, kazasız belasız evimize geldik.
Aradan iki gün geçtikten sonra bulduğum saati hatırladım. Acaba kimin saatiydi? Düşüncemi aile arasında açtığımda, damat olan küçük kardeşim şaka olsun diye takıldı bana:
-Abi bana ver de hanıma hediye edeyim.
Ben de kendisine vererek: “Al ver. Zaten onun düğününde kaybolmuştu. Kimse sahip çıkmadı” dedim.
Kardeşim saati alıp hanımına yani yeni gelinimize götürdükten beş dakika sonra gülerek yanıma geldi. Hem gülüyor hem anlatıyordu:
-Abi o saat kiminmiş biliyor musun? Bizim hanımın saatiymiş.
-Nasıl?
-Sen düğün salonunda seslendiğinde o gelin olduğu için cevap verememiş. Sonra da benim saatim kayboldu demeye utanmış...
Meğer bulduğum saat bizim gelinin saatiymiş.
             Kenan Güvercin-Erzincan
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.