Döviz darbeniz de elinizde patladı, şimdi ne yapacaksınız?

A -
A +

Ne kadar da eminlerdi kendilerinden…

7 Şubat 2012 MİT krizinde nasıl umutlandılarsa…

Gezi darbe girişiminde nasıl coştularsa…

17-25 FETÖ yargı darbe girişiminde nasıl kendilerinden geçtilerse…

7 Haziran 2015 seçimi sonrası PKK’nın açtığı çukurlara nasıl koştularsa…

15 Temmuz işgal girişiminde tankların arasından mutlulukla geçip, nasıl keyif kahvesi yudumladılarsa…

Bu defa da öyle eminlerdi neticeden.

***

Hatta bu sefer vites yükseltmişlerdi.

Öyle ya, dövizin üzerine askeri, polisi süremezdi iktidar!

Para onlardaydı, Merkez Bankası ne satıyorsa daha fazlasını alır, düşürmezlerdi!

Sırf TÜSİAD şirketlerinin 90 milyar doları vardı.

300 üyenin bireysel varlıkları bile en az 60 milyar dolardı.

Banka karteli ellerindeydi.

Üretim, istihdam, yatırım, ihracat da neymiş!..

Kredi, parasını dövizde tutana verilmeliydi!

Hele bir de devletten aldıkları kredi ve teşvikleri de üretim yerine dövize bağlamışlardı ki…

Oh mis!

Parası olan vatandaşı da televizyon ekranlarından, sosyal medyadan gazlayıp, dolara rekor üstüne rekor kırdırıyor…

Öbür taraftan doların misli misli üzerinde zamlar yapıp piyasayı allak bullak ediyor…

Halkın öfkesini daha da artırarak “Erdoğan’dan bu defa kurtulduk” sevinci yaşıyorlardı.

***

Haksız da sayılmazlardı; daha 2019 yerel seçiminde görmüşlerdi bunun neticesini!

Canı yanan vatandaş ne vatan dinlerdi, ne millet, ne Sakarya!

Bu defa çok daha fazlası olmuştu ve onlara göre Erdoğan’ın yapacağı bir şey yoktu.

İktidarın çaresiz kaldığına kati inanmışlardı.

Kaçınılmaz son, onların zaferi olacaktı!

Trump doları fırlatınca rahip Brunson’ı nasıl bıraktıysa…

Bu defa da iktidarı bırakmak zorunda kalacaktı hükûmet!

İşte bu yüzdendir ki, önce TOBB Başkanı, kamuoyu nezdinde “hükûmete karşı” olarak algılanan döviz çıkışını yaptı.

Sonra TÜSİAD Başkanı açık bir manifestoyla ortaya çıktı.

Hele siyaset ayağını hiç demeyin...

Öyle keyiflilerdi ki…

Merkez Bankasına baskın yapıp “Faiz indirme” diye posta koymalar…

TÜİK randevu vermedi diye kapısına gidip parmak sallamalar…

Devletin memurlarına tarih verip “Cumhurbaşkanı’nın, bakanların emrini dinlerseniz hesap sorarız” diye tehdit etmeler…

Öyle eminlerdi ki neticeden…

Kendi aralarında “Hangimiz cumhurbaşkanı olacak” kavgasına bile girmişlerdi alenen!

Daha ötesi…

Nasılsa vatandaşın canı yanmış, gerisini umursamazlardı…

HDP’ye verecekleri bakanlıkları, FETÖ’cülere verecekleri kadroları konuşmaya bile gelmişti sıra.

Hem de açık seçik haykırıyorlardı ekranlarda.

***

Peki bu sırada hükûmet ne yapıyordu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne söylüyordu?

Ekonomik tehditler 25 Kasım’da MGK bildirisine girdi.

Erdoğan, 26 Kasım’da İzmir’den, 4 Aralık’ta Siirt’ten uyardı;

“Döviz kurlarındaki artışta yabancıların eli yanında zaman zaman açgözlülüğün izlerini görüyoruz.

Tüm bu fiyat hareketlerini makul bir çizgiye oturtacağız.

19 yıldır bu ekonomi politikasının hazırlıklarını yapıyoruz.

2023’e bir sözü daha yerine getirmenin gururuyla çıkacağız” dedi.

8 Aralık’ta Katar dönüşü soruları cevaplarken,

“Düşük faiz politikasıyla birlikte kuru da, enflasyonu da aşağı çekeceğiz ve bunu düzenleyeceğiz.

Her zaman söylediğim gibi, inşallah bu da bizi teğet geçecektir. Bunu herkes böyle bilsin” uyarısında bulundu.

***

Sırf Erdoğan mı uyardı?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM’deki bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, tüm pozitif göstergelere rağmen döviz kurları üzerinde yürütülen kampanyanın da sonuçsuz kalacağını söyledi,

“Darbelere ve terör örgütlerine karşı nasıl mücadele vermişsek, spekülasyon vesayetini de biz bitireceğiz” dedi.

Aynı şekilde, yeni Hazine Bakanı Nureddin Nebati de “Hızlı toparlanacağız. Bekleyin, görün” dedi.

Kamuoyuna uyarı niteliğindeki bu açıklamalar, hükûmetin, hatta devletin tıpkı önceki saldırılarda olduğu gibi, bu ekonomik darbe girişimini de püskürteceğinin ve hazırlıklı olduğunun işaretiydi.

Geçen haftaki pazar yazımda “Geçmişte pek çok risk alan ve hepsinden alnının akıyla çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin, önümüzde çok kritik bir seçim varken rastgele adım atmayacağına eminim. Az sabredin, neticeyi görürsünüz” demiştim.

Bir gün sonra Erdoğan müdahaleyi yaptı, dövizle birlikte, aylardır adım adım yürüttükleri ve artık “kesin kazandıklarını” zannettikleri ekonomik darbe girişimi bir gecede çöktü.

Dolarları elinde patlayanlar şimdi ciyak ciyak feryat ediyor, tezgâhı kurgulayanlar ise tıpkı 15 Temmuz’a “kontrollü darbe” dedikleri gibi, buna da başka kılıflar bularak, okları kendilerinin üzerinden iktidara yöneltmeye çabalıyor.

Hasbelkader bunların tuzağına düşen itidalli vatandaş ise “Ben kaybettim ama ülkem kazandı. Vatan sağ olsun” diyor.

Bir musibet, bin nasihatten iyidir.

Zalime yardım eden, zulmüne uğrar… Yapacak bir şey yok.

Eeee! Şimdi söyleyin bakalım;

Son umudunuz dolardı, o da patladı.

Şimdi sırada ne var?

 

********

 

Anadolu çoban köpeği neyinize yetmiyor?

 

Geçenlerde yabancı bir belgesel kanalında izledim.

Kenya’da keçi sürülerini çita saldırılarından korumak için Anadolu çoban köpeği programını devreye sokmuşlar.

Türkiye’den götürüp çoğalttıkları Kangallar öyle başarılı sonuç vermiş ki, hem keçiler av olmaktan kurtulmuş, hem de soyu hızla tükenen çitalar köylüler tarafından artık öldürülmüyormuş.

Bizde böylesine asil köpek ırkları varken, ülkemizde her gün yurt dışından getirilen “laboratuvar ürünü” katil köpeklerin saldırıları haber oluyor.

***

Anadolu insanı bilir ki, “kırma” köpeğe güven olmaz.

Örneğin; safkan bir kangal asla çocuğa, hatta “tehdit algılamadığı sürece” insana saldırmaz, aksine saldıran olursa içgüdüsel olarak korur.

Gidin Anadolu yaylalarına, bu köpeklerin yabani hayvan tehlikesine karşı sizin yakınınızda konumlandığını, bir nevi nöbet tuttuğunu görürsünüz.

Buradan çıkan sonuç şudur;

Özünüze dönüp bakarsanız, orada asalet vardır.

Elin itine güvenir, aranıza alırsanız, kendinizi hedef yaparsınız.

Anadolu’nun safkan ırkı neyinize yetmiyor?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.