Bir okuyucumuzun kat mülkiyet kanunu ile ilgili sorusu şöyle: "Binamızın üst katına çatı yapılması ve sıcaktan soğuktan korunması için izole edilmesi, beton dökülmesi yolunda karar aldık. Ancak, bazı daire sahipleri, bu değişikliklerin çatı katındaki dairelerin kıymetini artıracağını iddia ediyorlar ve yapılacak masrafın sadece üst kattakiler tarafından karşılanması gerektiğini söylüyorlar. Diğer daire sakinleri bu bedeli ödemek zorunda değil midir?" Cevap: Okuyucumuzun sorduğu çatı yapma problemi, Kat Mülkiyeti Kanunu'nda düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerçekten de, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 16. maddesinde, aynen şöyle denilmektedir: "Kat malikleri ana gayrimenkulün bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ortak mülkiyet hükümlerine göre maliktirler. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler. Teras gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile orantılıdır." Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 20. maddesinin (b) bendinde de aynı hüküm yenilenmiştir. Hatta kanuna göre, bir kişi bu yerleri kullanmasa dahi, bedellerini ödemekten kaçınamaz. Bu kanuni düzenlemeler karşısında herkesin bu masrafa iştiraki kanuni zorunluluktur. Kaldı ki, sizdeki durum bundan daha da öteye gitmiş ve Kat Malikleri Kurulu karar almış. Bu karar da kat maliklerini bağlayıcıdır. Madem ki, bir apartmanda zorunlu bir beraberlik yaşanmaktadır, o halde, kat Mülkiyeti Kanunu'na da uygun yaşamak gerekir. Çatı da yapılacaktır, kalorifer kazanı da tamir edilecektir, asansör de kullanılacaktır. Komşumuzu rahat ettirmek için, biraz fedakarlık yapmak da kanunun emri ve bizim örfümüzün gereğidir. Keza, başkalarına iyilik yapmak değer yargılarımızın icabıdır. Şu halde, kesişen bu noktada çatınızı yaptırma masrafına elbette ki herkesin iştirak etmesi gerekmektedir. Alacak takibi İzmirli bir okuyucumuzun sorusu ise şöyle: "Bir icra takibinde alacaklı olan kişi, alacağını tarafıma temlik eyledi. Bilahare, icra takibinde bulundum. Borçlu, haricen aldığı ibraname ile, benim tahsilatımı önleyebilir mi?" Cevap: Alacağın temliki konusu BK'da açık olarak düzenlenmiştir. Buna göre, nizalı alacaklarda, borçluların dosya kapsamında hareket etmeleri ve bilmiyorum perdesi arkasına sığınmamaları esastır. Bunun için, size yapılan temlik geçerlidir. Temlikin icra dosyasına ibrazından sonraki bir tarihte alınan ibraname, temlik alanı bağlamaz. Burada, borçlu, ben iyi niyetliydim diyemez. Bilakis, temlik alanın iyi niyeti korunur. Buna karşılık, takip alacaklısı olan temlik edenin iki kere tahsilat yapması halinde ise, borçlunun temlik eden eski alacaklıdan ibra bedelini geri alma imkanı vardır. Diğer bir anlatımla, üçüncü şahıs olan temlik alandan tahsil edelim, o gitsin, temlik edenden alsın denilemez. Böyle olursa, icra dosyasının açıklığı ve güvenilirliği zedelendiği gibi, borçlunun da kayırıldığı bir yaklaşım tarzına kapı aralanmış olur.