Adalet timsali Hazreti Ömer

A -
A +

Bugün, Hazret-i Ebu Bekr'den sonra Eshâb-ı kirâmın en büyüğü ve Müslümanların ikinci halifesi olan Ömer bin Hattâb'dan "radıyallahü anh" bahsetmek istiyoruz efendim... Hazreti Ömer-ül Fârûk hazretleri, "Aşere-i mübeşşere"den yani Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Babası Hâttâb Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden, annesi Hanteme bint-i Hişam, Resulullahın en büyük düşmanı Ebû Cehil'in kız kardeşi idi. İslâmdan önceki Mekke toplumunda doğup büyüyen Hazreti Ömer nesep ilmini, (soy kütüğü) iyi bilirdi. Gençliğinde, hitâbetinin üstünlüğü ve ata binmekteki mahareti ile meşhûr olmuştur. Çok heybetli, cesur ve çok kuvvetli idi... RESÛLULLAHIN DUASI... Peygamber efendimiz bir gün gördü ki, Ebû Cehil, yeğeni Ömer'le bir yere oturmuş, gizli gizli bir şeyler konuşuyorlardı. O gece "Yâ Rabbî bu İslâm Dinini Ömer ile yahut Ebû Cehil ile kuvvetlendir" diyerek duâ etti. Peygamberimizin duâsı üzerine Hazreti Ömer imanla şereflendi. Onunla birlikte Müslümânlar çok kuvvetlendi... O günden sonra Resûlullahın yanından hiç ayrılmadı... Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Allahü teâlâ, hakkı Ömer'in diline ve kalbine yerleştirmiştir." Hazret-i Ebu Bekr'den sonra Müslümanların başına halîfe seçilen Hazreti Ömer, çok memleket aldı. İslâmın adâletini bütün dünyâya tanıttı. On sene altı ay ve yedi gün dünyâda hiç görülmemiş bir adaletle halifelik yaptı. Zamanının iki büyük devleti olan Bizans ve Sâsâni İmparatorluklarının hâkimiyeti altında bulunan Suriye, Filistin, Mısır, Irak ve İran'ı İslâm Devleti'nin sınırları içine aldı... Zamanında dört bin cami yapıldı. Kuzey Afrika'dan Türkistan'a Azerbaycan'dan Yemen'e kadar uzanan ve iki milyon kilometrekareden büyük olan İslâm Devleti'ni, kurduğu mükemmel müesseselerle gayet muntazam bir şekilde idare etti... Hazreti Ömer, ilmin yayılmasına, insanların eğitilmesine de büyük önem verir ve fethedilen yerlerde İslâmiyet'in yayılması, yeni kitlelere anlatılması için çok gayret sarf ederdi... Tefsîr ilminde çok yüksek idî. Kur'ân-ı kerîmin tefsîrini bizzat Resûlullah'tan dinlemiş ve öğrenmiştir. Peygamber efendimizin devrinde de kadılık yapardı. Eshâb-ı kirâm'ın müşkillerini hallederdi. Dört hak mezhebin hiç ihtilaf etmedikleri fıkıh ilmine dair bilgiler, onun zamanında icma edilen meselelerdir... Hazreti Ömer, Hicretin 23. (m. 645) yılının son ayında Ebû Lü'lü Firuz adında Yahudi bir köle tarafından namaz kılarken şehid edildi. Resûlullahın yanına defnedildi... Onun zamanında kurt koyuna zarar vermeye cesaret edemezdi... Hazreti Ömer'in şehid olduğu gün, bir çoban koyunların yanında dururken bir kurt koyuna saldırdı. Çoban, hemen feryâd ederek: "Vah Ömer vah" dedi ve ağladı. Çobanlar ona; "Hazreti Ömer'in vefât ettiğini nereden bildin?" diye sordular. O da; "Şu ana kadar kurt koyuna değil saldırmak, yan bakmaya bile cesaret edemezdi. Şimdi kurdun koyuna saldırdığını gördüm ve onun vefat ettiğini anladım" dedi... Süte su katmayan kız! Bir gece Hazreti Ömer, Medine-i Münevvere'de geziyordu. Bir kadının, kızına şöyle dediğini duydu: -Kızım, süte biraz su kat! Kızcağız ise; -Anneciğim, Emirül-mü'minin "Süt satanlar, hile yapıp, içine su katarak çoğaltmasın" buyurmamış mıydı? dedi. Kadın; -Emir burada yok, dedi. Kız; -Hazreti Ömer burada yok ise, Rabbi bizi görüyor, dedi... Hazreti Ömer, bu sözlerden çok duygulandı. Eve gelir gelmez oğluna dedi ki: -Oğlum, senin için bir kız buldum, onu sana alayım mı? Oğlunun "peki" demesi üzerine, ertesi günü hemen kadının evine gitti. O kızı oğlu Âsım'a istedi. Evlendirdi ve Âsım'ın kızından Abdülaziz oldu. Abdülaziz'in oğlu Ömer bin Abdülaziz ise Emevîlerin halifesi oldu. O kadar adil idi ki, onun zamanında da kurtlar koyunlara saldırmazdı. Bu sebeple "İkinci Ömer" diye anıldı...