"Sen İstanbul'a gitmelisin!"

A -
A +
Bugün de, büyük velî Abdülfettâh-ı Bağdâdî el-Akrî hazretlerini anlatmaya çalışacağız... Bu mübarek zat, 1778 senesinde doğdu. "Silsile-i aliyye"nin meşhurlarından Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin talebesidir. 1865 senesinde vefât etti. Üsküdar'da Eski Vâlide Câmii'nden Karacaahmet Mezarlığına çıkan yol ile Selimiye Bağlarbaşı Caddesi'nin kesiştiği köşedeki Şeyhül-islâm Ârif Hikmet Bey'in kabristanında medfûndur... Abdülfettâh-ı Bağdâdî hazretlerinin en büyük hususiyeti; verilen her vazîfeyi ânında ve seve seve yapmasıydı. Mevlânâ Hâlid hazretleri, bu hasletlerini bildiği için, ona en zor işleri yaptırır, diğer talebeleri ile haberleşmeye bunu gönderirdi. Yolculukta herhangi bir vâsıtaya, bineğe binmesini yasaklamıştı. Yaya gitmesini emrederdi. O da bunu zevk ile yapar, çok uzak yolculuklara hiçbir şeye binmeden giderdi... İstanbul'a iki defa yaya olarak gelmişti. Bu tahammülü sebebiyle hocasının iltifâtlarına kavuştu ve önde gelen talebeleri arasına girdi. Öyle ki artık hocasının evine girer çıkar, hizmetini ve işlerini görürdü. Bu hizmeti netîcesinde çok faydalara kavuştu. Kendisine insanları yetiştirmek, ilim ve edeb öğretmek izni verildi.
Abdülfettâh-ı Bağdâdî hazretlerinin İstanbul'a gelişi şöyle olmuştur: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin ilminin derinliği, evliyâlığının üstünlüğü, dünyânın her tarafına yayılmıştı. Her yerden akın akın talebeler, onun ilminin bir damlasına kavuşmak için geliyordu. Saltanat şehri olan İstanbul'dan da pekçok kimse, Bağdad'a gidip, onun talebesi olmakla âhirette yüksek derecelere kavuşmak istiyorlardı. İsteklilerin hepsinin Bağdad'a gitmesi mümkün değildi. Bu sebeple Mevlânâ Hâlid hazretleri çok sevdiği talebesi Abdülfettâh-ı Bağdâdî'ye buyurdu ki:
 -Evladım, Hak âşıklarının yanan rûhlarını serinletmek için seni İstanbul'a göndermemiz elzem oldu. Çok kimsenin hidâyete kavuşmasına vesîle olursun inşallah. Allahü teala yolunu açık eylesin...
O da Hocasına, hiç itirazsız "Peki" diyerek İstanbul'a geldi ve pekçok talebe yetiştirdi...
Bütün âlimler ve velîler söz birliği ile bildirdiler ki: "Eshâb-ı kirâm efendilerimiz hâriç, İstanbul'un en yüksek üç velîsi; Abdülfettâh-ı Akrî, Murâd-ı Münzâvî ve Mehmed Emîn Tokâdî'dir..."
Kıymetlerini bilip, istifade edenlerden oluruz inşallah...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.