Bizim çocukluğumuzda 27 Mayıs Bayramı vardı. Resmi adı 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı imiş. Evren Paşam 80 ihtilalinden sonra bu bayramı kaldırdı. 27 Mayıs Bayramı'nın nasıl kutlandığını yeni nesiller bilmez. Taşra şehirlerinde geçit resmi düzenlenirdi. Üstü açık askerî kamyonlar..üstünde esnafı temsil eden tiplemeler.. Örsün önünde elinde çekiç olan bir adam, demirci..bir başka kamyonda sepetler..içinde mevsim meyveleri ardında köylü..bir başkasında tahta, önünde eli testereli bir adam..marangoz..Neymiş hürriyet ve anayasa bayramı kutlanıyormuş. Bir de bu bayramlarda korku salınırdı ortalığa. Kimin haddine düşmüş ileri geri konuşmak, bu ne rezalet demek..Adı hürriyet ve anayasa bayramı ya..adına münasip şekilde bükerlerdi adamı. Resmi olmayan hangi kayda bakarsanız bakın bulacağınız sonuç şudur: Kanun kuvvetiyle ve zor kullanarak görev icabı bayram kutlamaları sadece diktatörlüklerde olur. Adı da hürriyet bayramı olur, anayasa bayramı olur. ........ Yaşı ilerleyenler için..çocuklukları 40'lı yıllarda geçenler için bağımsızlık kelimesi çok kutsaldır. Onların beynine bu kavram kutsallaştırılarak enjekte edilmiştir. Anlamını çok da bilmezler. Ama üstünde bağımsızlık yazan bir levhayı bir direğe dikseniz önünde huşu içinde selama dururlar. Amcalar anlatın bağımsızlık dediğiniz ne deseniz.. O malum cümleler..düşmanlar ortalığı sarmıştı. Düştü dedelerimiz peşine kovalayıp denize döktüler. Şehirlerimizin kurtuluş günlerindeki seremoni..temsili düşman kuvvetleri..temsili dost kuvvetleri..namluyu doğrultur doğrultmaz yere serilen düşman. İyi de muhteremler düşman kurtuluş günlerindeki düşman değil ki. Düşman borsada, bankada, ekranlarda, satır aralarında, telefonda, bilgisayarda, internette, kamu kurumlarında, okullarda..her yerde..ve değişik kılıklarda..Bizi parmağında oynatıyor. Nasıl kovalayıp denize dökeceksiniz? .... İç içe yaşayacaksınız. Allahtan ki iç içe yaşıyoruz. Düşmanla yüz yüze olmasak düşmanı aratır hale geliriz..gelirsiniz.