ÖSS

A -
A +

Bu pazar 1.7 milyon kişi üniversite imtihanına girecek. İmtihan da artık kullanılmaz oldu ya..neyse o ayrı bir konu.. Size göre bu kadar insanın yüzde kaçı ne iş yapacağını bilerek, inatla ısrarla, şu meslek bu meslek için yola çıkıyor. Bana göre yüzde onu geçmez. Bazıları , "Bana göreli sana göre"li ahkamlara kızar. Ama elde yapılmış bir araştırma yok. Üniversiteler bu konuda çalışma yapabilir. YÖK profesyonel şirketlerden bu hizmeti satın alabilir. Biz de o araştırma sonuçlarına göre düşünürüz. Sizin düşünmenizden ne olacak diyorsanız..Karar vericiler düşünür. Bugün açıktan seslendirilmese de üniversite deyince akla gelen üç beş yer var. Buralar seçme sisteminin sakatlığına rağmen, orta öğretimin öğretimden ziyade üniversite için bir basamak olarak kullanılıyor olmasına rağmen Türkiye'nin her tarafından kendilerine lazım olan öğrencileri seçip alabiliyorlar. Seçtiklerinden belli bir kısmını fire hesabına katabiliyorlar. Benim anlayamadığım bu 5-10 bin kişi dışında kalan milyonlarca gencin diğer yerlerde okutuluyormuş, yetiştiriliyormuş gibi yapılarak bu kadar yıldır neden ziyan edildiği.. Kamu kurumları dışında mezun olduğu dalda iş yapan insanların oranından haberdar mısınız? Haberdar olanlar bu işi dert ediyor mu? YÖK bile ulusal güvenlik, birlik, dirlik işlerine ayırdığı mesaiyi bu işlere ayırmıyor. ..... Geçen gün bir emekli profesör, "yakın doslarıma tavsiye ediyorum, eğer çocuğunuzun tıp, mühendislik gibi bir ideali yoksa açık öğretim fakültesine gönderin" dedi; "hem gençler ziyan olmaz hem de kısa yoldan hayata atılır, çalışır, okur" Galiba burada ziyan edilmekten ya da olmaktan kasıt boşu boşuna 4-5 yılı oralarda heba etmek değil..O çarkın içinde öğütülerek işe yaramaz hale gelmek.. Özeti: Açık öğretimin kamuoyundaki imajı çok iyi değil ama tıp, mühendislik, hukuk dışında bir yerlerde okumak isteyenler için iyi bir alternatif. ------ >>> Eski ölçülerden bazıları ARŞIN: 1931 senesinde metrik sisteme geçene kadar kullandığımız ölçü mikyaslarındandı (birimlerindendi). Parmak ucundan dirseğe kadar olan uzunluğu ifade eder. Farsça arş kol, in de bu demektir. Arş, eski Türkçe'de de adım manasına gelir. Arapların zra' adlı 48 santimetrelik mi'yarına (ölçüsüne) yakındır. İki arşın vardı. Mimar arşını, mimari işlerde yer ölçüsü idi. 75.8 santimetre idi. Çarşı arşını, kumaş ölçmekte kullanılırdı. 68 santimetre idi. İpekli kumaşları satarken, halka pahalı göstermemek için, bunlarda arşından biraz daha kısa olan endâze kullanılırdı. Endâze Farsça endaz (atan) kelimesinden gelirdi. 65.25 santimetre idi. URUB: Arşının dörtte biridir. Arapça dörtte bir demek olan rubu'dan bozmadır. DİRHEM: Küçük ve hassas şeyleri ölçmekte kullanılan ağırlık ölçüsüdür. Dirhem bir okkanın dörtyüzde biridir. Tarih boyu farklı yerlerde farklı ölçülere gelmekte ise de, Osmanlılarda 3.148 grama tekabül ederdi. Birbuçuk dirhem bir miskal; 400 dirhem 1 okka, 44 okka 1 kantar, 4 kantar da 1 çeki idi. Çeki takriben 250 kilodur. OKKA: Ağırlık ölçüsü idi. Arapça ukıyye kelimesinden gelir. Şehir ve kasabalara göre değişmekle beraber, umumiyetle 1282 gramdır. KİLE: Hububat ölçeğidir. Çeşitli şehirlere göre ölçüsü değişirdi. İstanbul kilesi zahirenin cinsine göre 18-20 okka (ortalama 25 kilo) idi. Kilenin küsuratına kutu (god, kot, godik) denir. 8 kutu bir İstanbul kilesidir. Bir kutu 2.5 okka ve 3.21 kilodur. Gemilerde de kile kullanılırdı. 36 kile bugünki 1 tonilatodur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.