PKK dağılınca...

A -
A +
"Kurtuluş Savaşı'nı yöneten ve kazanan bu meclis" efsanemiz vardı. Kitaplarda böyle yazıyor ama pratiğinin nasıl olduğunu şahsen ben tahayyül edemiyorum. Zihnimde canlandıramıyorum.
Kastedilen ne? Milletin parlamentoda temsilcileri vardı. Millet temsilcileri eliyle çok dirayetli kararlar vermiş ve kurtuluşa ermişti.
...
7 Haziran'da teşekkül eden parlamentonun temsil kabiliyetinin yüksek olduğunu söyleyenler var.
Toplumun her kesiminin temsil edildiği parlamento önceki gün olağanüstü toplandı ve dağıldı.
Terörü görüştüler. Baştan sona dinledim. Hükümet adına konuşuldu. Partiler adına konuşuldu. Sonra oylama yaptılar sonra dağıldılar. Orada bir arayış, bir endişe, temsil ettiklerinin vebalinden korkan, bu yükün altından nasıl kalkarım endişesi taşıyan bir çehre göreniniz oldu mu?
Usulen toplandık, mecburen oyladık hadi dağılalım havası vardı.
Lafı dolaştırıyor değilim; şunu söylüyorum: Parlamento kitabi tariflerde yazıldığı gibi fiilen en üst karar mercii gibi görünmüyor.
Dün de, önceki yıllarda da görünmüyordu. Geri plandaki bir kararı usulüne uyduran, usul kısmını tamamlayan bir kurum.
Öyle olmasa hangi vesileyle olursa olsun hazır toplanmışken, "Arkadaşlar bu işi gerekirse sabahlara kadar tartışalım ama bir sonuca varalım" denilmez miydi?
Üzülmezseniz size bir şey söyleyeyim: Merak etmeyin bugün diyememişlerse Kurtuluş Harbi'ni bu meclisi yönetti, efsaneleri de çok doğru değildir.
Biz de eşraf parlamentosu hiç olmadı. Amerikalı gibi her şehirden, her bölgeden ileri gelen ailelerin temsil edildiği senato muadili bir yasama organımız da olmadı. E güzel bizimki halkın parlamentosu diyebilirsiniz. Deyin, halkın merhemi olsa kendi yarasına sürer.
....
Eskiden 12 Eylül öncesini örnek verince hatırlayanı çok olurdu. Şimdi nüfusun yüzde 20'sine denk geliyor.
O duyguları yaşamadan kitaplardan okuyanlar mukayese yapamaz. Günde 25-30 kişinin öldüğü olurdu. Biz çocuk aklımızla, ailelerimiz de görmüş geçirmiş edayla hangi kampta yer alıyorsak karşı taraftaki azıtan ve şımaran teröristleri imha edince işlerin düzeleceğini zannediyorduk. Öyle olmadığını ihtilalden sonra değil o tarihten 20 yıl sonra fark ettik. PKK terörü 12 Eylül öncesi terörden çok farklı, etnik bir yönü var.. Ortak tarafına gelince bu işlerin bir matematiği de var. Denklemi çözüp karşısına doğru rakamı yazdığınız anda kapılar açılıyor. Çok dirayet işi değil. Çok kimsenin müdahil olması da mazeret değil.
Bu işte devlet adına karar veren herkesin vebali var. 30 sene önce birileri bu ülkenin istikbali için örtülü şekilde PKK kurmuş, yol vermiş, kontrolden çıkmış. Acaba örtülü kararların da kaydı tutuluyor mu? Kimin fikriymiş, o zaman kim ne demiş, karşı çıkan olmuş mu, kontrolden çıkınca karar veren hayıflanmış mı, bu kadar büyük adamlar 80'lerde bu günleri öngörememişler mi?
...
Yine insanlar tedirgin.. Endişeli. Terörün amacı da bu değil mi zaten. Aileler yine aynı. Tıpkı 12 Eylül'den önce olduğu gibi toplansın bunlar ve imha edilsin hayalleri var. Kürtler ayrılsın gitsin diyenleri var. Sanki yük naklediyoruz, doldur kamyona.. Götür memleketin öbür köşesine boşalt. Sanki anaokulunda çocukları susturuyoruz: Akıllı uslu durun yoksa sizi dışarı çıkarırız.
Herkesin bir hesabı var. Kiminki tutacak bilmiyoruz. Ama her gün şehid, saldırı, ölüm haberleri alıyoruz. Bu vebal kimin? Meclis işin sahibiymiş gibi davranmıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.