Aman oltalar karışmasın

A -
A +

Futbol üzerine şans oyunları var ya: Dünyanın her yerinde milyonlarca insan durmaksızın bunu kovalıyor. Futbol bilgisini öyle bir genişletti ki, şaşırıp kalıyorsun. Dünyanın dört bir köşesinde; "Kim kimi yener, ne olur, kim sakat, kim cezalı, bire kaç verir?" Bunların hesabı ile milyonlarca zeka çırpınıp duruyor. Sonuç itibarı ile bu iddiadan para kazanmak amaç. Kazanan olur, kaybeden olur, futbol bu. Üzerinde ne söylesen oluyor. Öyle de böyle de. Hatta en sonunda "Ben yaptım oldu" diyorlar bitiveriyor. Önü yok, arkası yok. Mesela, "Şu Futbol Federasyonu'nu özerkleştirelim" dediler, futbol kendi kendini yönetsin diye, o gün bugün kargaşadan geçilmiyor. Gelip geçen hükümetler, bir türlü ellerini çekmek istemiyor bu kurumdan. Kendi başına bıraksan, yolsuzluk, çıkarcılık alıp başını gidiyor. Fakat önemli bir şey var. Futbol devam ediyor. İddiasıyla, sonuçlarıyla ve bitmeyen dedikodusuyla. İstanbul'un o dünyalar güzeli boğazında mutlaka balık avlamışsınızdır bir kere de olsa. Avlamadıysanız en azından avcıları seyretmişinizdir. Bu futbol ve iddia işinden farklı bir şey gelmedi bana. Bir süredir merak saldım gidip uğraşıyorum. Dedim ya aynı futbol gibi. Ne alaka diyeceksiniz? Bal gibi çok sıkı bir ilişki var. Önce balığı avlayıp, kazanmak istiyorsun. Aynı futbolda olduğu gibi. Avı yakaladığında gurur duyuyorsun. Balığı yakalamak için akla hayale gelmedik planlar yapıyorsun ve malzeme ile donanıyorsun. Bunların hiçbiri olmazsa, aynı iddia ve futbolda olduğu gibi rivayetler, dedikodular ve senaryolar üretiyorsun. Mesela balığın ne zaman gelip geçeceği konusunda inanılmaz yorumlar yapılır. Tıpkı futbolda ne zaman şampiyon olacağız gibi. Ekimde hava soğuyunca denir, yağmur yağınca denir, lodos esince denir, kış gelince, yaz gidince denir. Bunlar yetmez, ünlü fırtına günleri hesap edilerek umutlar yeşertilir. Ben kısa süreli tecrübelerimle bu iddiaların hiçbirinin tutmadığını gördüm. Yalnız küçük bir ayrıntı var. Bu balık canı istediğinde ortalıkta kimse yokken çıkıp geliveriyor. İşte siz o zaman feryat ve figanı görün. "Her gün geliriz, bir dün gelmedik işte gördün mü?.. Yok evde şu iş vardı, yok oğlanın derdi, kızın sorunları..." Neler neler... Tıpkı futbol gibi. Ne lafı bitiyor ne tahminleri. Onun için müthiş bir keyif balık avlamak. Tabii bu söz ettiğim, kenardan olta ile yapılanı. Şimdi bütün kulüp yöneticileri avcılık masalları gibi söylenip duruyor. İddia oynayan yorumlayıp ümitleniyor. Medyacılar hızını alamayınca, çapkınlık masalları ile birbirlerine düşüyor. Çok hoş, inanın balık avlarken bunların hepsini bir arada taze ve canlı yaşamak. Alın bir olta boğaza koşun. Yalnız, avlanırken oltaları karıştırmamaya dikkat edin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.