Beşiktaş İstanbul'a bıraktı

Lucescu, elinden geleni kupa maçlarında yapmasını biliyor. Niyazi ile maça başlayınca bir sürpriz isim olarak düşündük önce, ama daha sona Lucescu'ya hak verdik. Lucescu'nun istediği şuydu; "Ben oyunu yavaşlatayım. İleride İlhan Mansız'la gol bulursam bulurum, işi de İstanbul'da bitirim..." İşte Niyazi'nin kadroda yer almasındaki sır, Ahmet Dursun'un ilk 11'de yer almaması, bütün bu hesapları doğruladı. Hepimiz biliyoruz ki, böyle bire bir maçlar nasıl biter, kestirmek mümkün değil... Bu tür karşılaşmalarda akılcı olmaktan başka çare yok. İşte Lucescu, bu akılcılığı bir kez daha gösterdi. Lucescu'nun kafasındaki diğer olay da "Sergen'le orta sahada birşeyler yapabilir miyim?" düşüncesiydi. Lucescu bunda da haklı çıktı. iyi bir Sergen, Mihajlovic, Fernando Couto gibi adamları bir anda geride bırakabilirdi. Lazio Teknik Direktörü Mancini, özellikle ilk yarıda Beşiktaş'ın bu oyun anlayışına teslim oldu. Siyah-beyazlı takımın yarı alanında tesadüfen geliştirdikleri atakların dışında pozisyon bulamadılar. Topu daima dinlendiren, oyunu tembelleştiren Beşiktaş'ın akılcılığına cevap veremedi Mancini... Bir de F.Bahçeli Lazetiç'ten söz etmek istiyorum; aynı F.Bahçe'deki gibiydi... Birşeyler yapacağını sanıp, hep yapamadığını gördük. Bu yüzden Lazetiç'i de alkışlıyoruz. Lucescu, son dakikalarda bütün hücum gücünü oyuna sürdü. Pascal Nouma, Ahmet Dursun gol aradılar olmadı. Inzaghi'nin golüne cevap veremedik. Maçın sonlarına doğru "Lucescu daha cesur olmalı mı?" diye düşündüm. Futbolun bir strateji oyunu olduğunu bir defa daha gördüm. İş İstanbul'a kaldı. Bakalım, İstanbul'da neler göreceğiz?