Del Bosque'nin açmazları çok fazla. Birincisi sol kanat için ısrarla getirdiği Juanfran, Carew yoksa bir işe yaramaz. Bunu ikinci yarıda Juanfran'ı oyundan alarak gösterdi. Oysa bu futbolcu yaptığı ortalarla göz doldurmuştu. Bir başka deyişle, ortalar Carew'likti ama bu defa Carew oyunda yoktu. Del Bosque'nin ikinci açmazı, bizlerin, yani medyanın yoğun baskısı karşısında Sergen'i oyuna alması. Durum gösteriyor ki; Del Bosque, Beşiktaş'a geldiğinden beri kendi iradesini kullanamıyor. Teknik adamın üçüncü açmazı da sağ kanatta ve sol kanatta istikrarı sağlayamaması. Özet olarak söylemek gerekirse, Del Bosque'yle bugüne kadar geçen süre boşa harcanmış bir süredir. Binbir gösterişle takımın başına getirilen Del Bosque'nin konumunu tartışmaya açma zamanı geldi. "Del Bosque ne yapsın?" denilebilir. Herşeyi denediği söylenebilir. Ünlü, tecrübeli bir teknik adamın bugüne kadar kararlarını çoktan vermesi gerekirdi. Maçta Beşiktaş'ta ayakta kalan tek futbolcu Ali Güneş oldu. Bu futbolcunun bütün sahayı kullanması Beşiktaş adına tek olumlu görüştü. Gelelim Sergen'e!.. Büyük yeteneğin medya bastırmasıyla oyuna alınması ve bu maçta yetersiz kalması eleştirilemez. Henüz kurgulanmayan bir takım içinde herhangi bir futbolcudan fazla bir şey beklemek de doğru olmaz. Denizlispor klasik olarak büyük takım karşısında oynamaları gereken bir futbol sergiledi. Beşiktaş'ın bilinçsiz atakları karşısında kendi bölgesinden süratle çıkıp gol aramaları sonuç verdi. Beraberlikten sonra hemen gelen golse bir tesadüf değildi. Beşiktaş'ın henüz savunma güvenliğini düşünme fırsatını bulamadığı bu anda golün gelmesi son derece doğaldı. Hakem Oktay Demiray maçı başarıyla yönetti. Genç hakemin Beşiktaş lehine verdiği penaltı ve karşılaşmada gösterdiği sarı kartlar yerindeydi.