Ne oldu bir hafta maçlara gitmeyince? Kafalar önde, burunlar yerde. Yalvaran yalvarana... "N'olur maçlara gelin, siz olmazsanız futbol olmaz." Özetleyelim... Eğer sporu beden sağlığı için yapıyorsanız diyecek bir şey yok. Hayır, "Ben seyrediyorum arkadaş", diyorsanız, o zaman söyleyecek çok şey var. Söyleyelim... Bir, seyircisi yoksa, o spor dalı da yok. İki, seyircisi yoksa, üzerinden rant sağlayacak yöneticisi de yok. Üç, seyirci yoksa, medyada yeri de yok. Dört, seyirci yoksa, üzerinde popülizm yapacak yazar - çizeri de yok. Beş, seyirci yoksa, yatırım da yok... Yok, yok, yok oğlu yok... Sayın sayabildiğiniz kadar. İşte bunun için burunları sürtüyor şimdi herkesin. Vay efendim seyirci maça gelmeliymiş, onlar olmazsa bu işin tadı tuzu olmazmış... Tabii ki olmaz. Futbolu televizyonun içine sokarsan, seyircileri kahve köşelerine tıkarsan, neden gelecekmiş güzel futbol seyircisi maçlara? Neden? Ana avrat küfür dinlemeye mi? Tribünlerden iki şak - şak almak için bedava bilet dağıtan yöneticilere alkış tutmaya mı? "Canım burada deşarj oluyorlar" diyen resmi görevlileri kırmayıp, pisliklerin bıçaklarına hedef olmaya mı? Neden?.. Neden geleceklermiş?.. Neden gelmenizi istiyorlar biliyor musunuz? Mamaları kesilecek de ondan... Şimdi dizginleri ele alma zamanı. Eğer futbolseverlerin tepkisi devam ederse, futbolu bu hale getirenlerin sonu gelecek. Herkes şapkasını önüne koyup düşünecek ve olması gereken radikal tedbirler alınacak. Bu tedbirler öyle kısa bir sürede gerçekleşmez. Daha doğrusu, polisiye tedbirlerle falan bitmez. Tekrar tekrar anlatmamıza gerek yok; futboldan öyle veya böyle çıkar sağlayan herkes ve her kurum kendini değiştirmedikçe, yenilemedikçe, kafalar değişmedikçe olmaz. Onun için dizginleri ele almışken, sakın gevşemeyin sevgili futbolseverler. Ne zaman emin olursunuz, "Hah tamam, herkes yola geldi" dersiniz, o zamana kadar sırtınızdan geçinmecilere yol vermeyin. Bu sizin elinizde. İnanın başka kimsenin değil... Sporcu sağlığı Allah'a emanet Görev yaptığımız Maltepe Üniversitesi'nde elimizden geldiğince spor işlerine de bakıyoruz. Baktıkça da neler görüyoruz. Her üniversitede olduğu gibi, bizim üniversitede de takımlar var. Bu takımlar Üniversite Sporları Federasyonu'nun düzenlediği yarışmalara katılırlar. Bu sporcular da profesyonel sporcular gibi lisans alırlar ve karşılaşmalara böyle katılabilirler. Türkiye'de lisans almanın yolu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nden geçer. Bu kurum da lisans almak isteyen sporcu adayından sağlık raporu ister. Düşünün bakalım, bu sağlık belgesi nasıl olur? Diyeceksiniz ki, spor yapmak isteyen genç kalbinden karaciğerine, kemiklerinden beynine kadar kontrol ediliyordur herhalde. Öyle değil... Çocuk gider herhangi bir kuruluşun doktoruna... (Uzman olup olmadığı önemli değil). Raporu alır, lisansına kavuşur. İşte bu kadar basit. Sonra mı? Allah korusun ama yaşıyoruz... Sahalarda kalıverenler, varsa bir sakatlığı kronikleşenler ve daha neler neler... Neyse, geçenlerde işittik, GSGM, elindeki köhne mevzuatı değiştiriyormuş. Sevindim... Takip de edeceğiz. Haberiniz olsun Daha önce yazdık, TV'lerde de anlattık. Bir kere daha yazalım. Yer Dundee, İskoçya... Göteborg, Dundee United ile UEFA Kupası final maçının ikincisini oynuyor. Soğuk bir hava ve 25 bin seyirci... Hepsi takımlarını, yani Dundee United'ı destekliyor. Maç bu, Göteborg 3-1 kazanıp kupayı alıyor. Maç bitmiş, binlerce D.United'lı taraftar tribünlerde... Saha boşalmış, futbolcular soyunma odasına gitmiş, o taraftarlar ardı arkası kesilmeyen alkış tufanı içinde. Bekledik, yenik takımın taraftarı neyi alkışlıyor diye... Sonra gözlerimiz yaşardı. Dundee United'lı futbolcular soyunma odasından geri geldi, sahada çember oldu. Onlar da tribünleri alkışlamaya başladı. Karşılıklı alkışlar, hem de dakikalarca... Sonra herkes sessizce dağıldı. Hem yenileceksin, hem alkışlanacaksın... İşte sporun güzel tarafı bu... İşte taraftarın takımına olan aşkı bu... İşte taraftarlık bu... Bunu bir kere daha neden anlattım biliyor musunuz? Biz neden böyle değiliz diye değil... Biz neden yapmıyoruz diye değil... Bizde bu sevgi yok mu diye değil. Bizde futbol kültürü yok mu diye değil... Hayır hayır, bunlar için değil... Sadece bizi engelledikleri için, bize öğretmedikleri için, sırtımızdan çıkar sağladıkları için yazıyorum. Haberiniz olsun!..