Ankara 19 Mayıs Stadı.. Yıl 1965.. Türkiye - Portekiz milli maçı.. Eusebio serbest vuruş kullanıyor. Mükemmel bir vuruş ve top ağlarda.. Golden sonra Can Ağabey (Bartu) serbest vuruş kullanıyor.. Mükemmel bir şut, top üst direkten geri geliyor.. Yunanistan kupayı havaya kaldırırken, Eusebio da oradaydı. Birden bu anılar aklımdan geçti. Eusebio, Portekiz Futbol Federasyonu'nda görevini sürdürebilir ama kendisinin böyle biri organizasyonda dünyaya bir kez daha hatırlatılması çok hoş. Sadece futbol değil, bütün konularda değerler genç kuşaklara aktarılınca ülkelerin yaşama sevinci ortaya çıkar. Kimbilir, belki de Can Bartu ve onun gibileri böyle büyük organizasyonlarda hatırlarız. İrlandalı zenci İrlanda'yı, yıllar önce oynayan, "İrlandalı Kız Filmi"yle tanıdık. Kuzey Deniz'ne bakan dik yamaçlarını o filmde görmüştüm. Hâlâ hatırlıyorum... Yolumuz İrlanda'ya düşünce oradaki arkadaşlardan birisi, "Seni bir yere götüreceğim" dedi. Belfast'da, biraz ötede, kırlar ve köylerden geçip deniz kenarında bir yere geldik. "İşte" dedi, "İrlandalı Kız filminin çekildiği yerler." Denizden yüksek yarlar ve uçsuz bucaksız karamsar bir deniz. "Bol bol nefes al" dedi. Buradan öteye hiçbir kara parçası yok. Akşam Belfast'a döndük. Kaldığım otelin alt katında müzik sesi, yer yerinden oynuyor. Tabii biz de yerimizi almak istedik eğlencenin içinde. Tıklım tıklım dolu bir bar. İğne atsak yere düşmez. Kendimize Amerikan barın önünde bir avuçluk yer aradık. Niyetimiz bir İrlanda kahvesi içip olayı izlemek. Yanımda iki metreyi aşkın zenci bir adam. Boyuna beni itekliyor. Ben de onu itekliyorum, yer kavgası yapıyoruz. Birbirimize ters ters bakıyoruz. Mücadele bir hayli sürdü. En sonunda adama ciddi bir darbe atıp yeri kaptım. O sırada ışıklar söndü. Süslenmiş salonda bir anons. Birisini çağırdılar, iki küsürlük zenci yanımdan fırladı, gitti salonun ortasına. Zenciye alkışlar, bağırışlar gırla gidiyor. Arkasından ödül üzerine ödül yağdırıyorlar. Eee sporcu değil miyiz? İtişecek adamı da sporcudan bulmuşuz. Meğerse zenci İrlanda'nın en büyük basketbolcularından biriymiş. Kendisini kutlama gecesinde ödüllendiriyorlarmış. Biz de tam adamına çatmışız. Dedik ya, sporcu sporcuyu bulur diye. Kavga etmektense alkışlamak görevimiz oldu o gece. Popülizm Geçen hafta, "Tam isabet" başlıklı yazımda Fatih Terim'in yorum için TRT tarafından yapılmış önemli bir yorumcu seçimi olduğunu yazmıştım. Hemen arkasından bu defa Erman Toroğlu yorumculuğa çıktı. Taş yerinde ağırdır. Erman Toroğlu'na gerçekleştirdiği programlarla ilgili olarak söyleyeceğimiz bir şey yok. Ne var ki, futbol yorumculuğu farklı bir konu. Orada popülizme yer yok. Orada gerçekler var. Orada futbol bilgisi, izleyiciye sahadaki maçla paralel aktarabilme yeteneği var. Geçen haftaki yazıda yorumcuların teknik adamlardan oluşmasının doğru olacağını, Fatih Terim'le atılmış bu adımın yerinde olduğunu söyleyerek TRT'yi alkışlamıştık. Meğerse onlar da popülizm peşindelermiş. Bir hafta sonra gördük.