Lucescu'yu maçtan sonra dinleme fırsatı da buldum. Diyor ki; "Stres var, üzerimize geliyorlar." Bunların hiçbirine katılmak mümkün değil. Ben de size başka birşey söyleyeyim. Bu sene bu kadar kötü futbol görmedim. Top, top olalı herhalde bu kadar eziyet çekmemiştir. Yahu, iki pas üst üste yapılamz mı? Bir tane uzun top, istenilen yere gitmez mi? Veya gitse de, oradaki kişi topu alıp birşeyler yapmaz mı? Bunu açıklamak, öncelikle Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu'ya düşer. Oysa, o da diyor ki; "Stres var, baskı var." Bu bir açıklama değil. Bu takım şampiyonluğa oynuyor. Bu maç için söylüyorum. Asla, bir şampiyona yakışır futbol oynamıyor. Gelelim sebeplerine. Mitroviç, Beşiktaş'ın gol silahları ve orta saha oyuncularını adam adama oyun anlayışı ile kilitledi. Durum böyle olunca, orta sahada Sergen dahil, kimse oyunu açabilecek ve işletebilecek bir başarı gösteremedi. Zaten, Beşiktaşlı futbolcular da, "Şu deplasman maçı bitse de gitsek" çaba ve anlayışının dışında hiçbir hareket göstermedi. Elazığspor puana ihtiyacı olduğu halde, Beşiktaş'a akılcılık dışında bir davranışta bulunmadı. Bunu da onlardan beklemek, son derece doğaldı. Ne var ki; Beşiktaş'ın ne aklı, ne futbolu güzelliklerden yanaydı. Bir kişi hariç, onun hakkını yemeyelim. O da Elazığsporlu Ze Roberto.