F.Bahçe açık ara önde

A -
A +

Anelka'nın gelişi ile futbol hayatımızda tekrar yeni bir sayfa açıldı. Konu bu futbolcunun Türk futboluna ne kazandıracağı değil. Kulüplerimizin çağdaş futbol anlayışına ne ölçüde yaklaştıkları, ya da kimin rakibine nasıl fark attığı. Geçenlerde yazdık, Beşiktaş'a başkan olurken Yıldırım Demirören'in büyük ufuklar vaat ettiğini, işler kötü gidince "Öze döndük" sözleri ile Beşiktaşlılar'ı yüreğinden yakalamak çabalarını... NTV'de yayımlanan dünya futbol belgesellerini izleyenler dikkat ederlerse futbolun süreç içinde nasıl kullanıldığını kolaylıkla anlayabilirler. Futbol yaşantımızın bir parçası, bir toplumu ve bireyleri beyninden yakalayıp, gerçekmiş gibi onların hayal dünyalarında yaşatıyor. FIFA "1 milyar futbolcumuz var" derken bu daha kolay anlaşılıyor. 6 milyarlık dünyada 1 milyar futbolcu" İnanılır gibi değil... Bu kadar sevgiyle çevrelenen bu spor olayının, yönetenler tarafından kullanılması son derece doğal... Savaş yıllarının önünde, ülkeler arası bir güç gösterisi olarak kullanılmadı mı futbol? Büyük savaşlardan sonra ülkelerin gücü ve tanıtımı için ön plana geçmedi mi? Şimdilerde ise küreselleşmenin emrinde ticarete dönmüş futbol dönemini yaşamıyor muyuz? Çok kısa, 50-60 sene önce devletlerin forse ettiği bu spor, çağın gelişen sürecinde, yılda dünyada 300 milyarlık cirosu ile yeni boyut kazandı son 20 yıl içinde. Onun için "Anelka yeni bir sayfadır" diye başladık yazıya... Maksat, ayak uydurabilmektir sürecin getirdiklerine. Aziz Yıldırım'ın F.Bahçe için tüm çabaları budur. Onun için Anelka'ları, Alex'leri getirir takımına. Böyle yıldız futbolcular sadece F.Bahçe içeride ve dışarıda maç kazansın diye getirilmez. Onların varlığı zaten galibiyetleri getirecektir. Böyle futbolcularla kulüpler çağdaş futbol ufuklarının içinde onurlu yerlerini almak için vardır. Öyle "Öze döndük" gibi 50 yıl öncesinin sloganlarıyla çağdaş ufuklarda kendinize yer bulamazsınız. Yanlış anlaşılmasın, biz Rıza hocanın çağdışı olduğunu falan söylemiyoruz. Sunumun Beşiktaş'taki sığlığını anlatmak istiyoruz. Açıkça görünüyor ki, F.Bahçe günümüz futbol yelpazesinde dev adımlar atıyor. Bu adımlar F.Bahçe'yi açık ara öne taşıyacak. Ne yazık ki bu gelişmeleri fark edemeyen rakipleri, özellikle Beşiktaş, F.Bahçe'nin arkasında bu anlayışlarla giderek küçülecek. Hem taraftar sayısı ile, hem bütçesi ile, hem de camiası ile... Zaten Kadir Çöpdemir'in televizyonda yaptığı "Hangi takımın taraftarısınız?" sorularına verilen cevaplar da bunu gösterdi. F.Bahçe ve G.Saraylılar 50'şer oy alırken, ne acı ki Beşiktaşlılar'ın sayısı sadece 15'ti. Ey Beşiktaşlılar, çanlar hiçbir zaman bu kadar sesli çalmamıştı... Anelka! Anelka'nın İstanbulspor maçında Nobre'ye verdiği gol pasında topu kolu ile düzeltip ayağına alması ve pası yuvarlaması... Kuralları bir tarafa bırakırsak bir balet estetiğinin bütün özelliğini taşıyordu. Sadece bu mu? Değil. Anelka profesyonelliğin bütün özelliklerini de yansıttı o hareketiyle. Topla buluştuğu anda 3 hakemin de kendisini görme şansı yoktu. Ayrıca kolu ile bedeni arasındaki ilişki de inanılmaz biçimde bütünleşmişti. Kuralsızlığı kibarca başarmanın tüm özelliklerini yansıttı. Böyle olunca insan kızamıyor da. Sen bu kural ihlâllerini yap da kibar olsun, şık olsun. Ancak bu bizim için.... Ya hakemler; onlar ne yapacak? İnanın işleri zor Anelka ile. Anelka'yı izlerken en az onun kadar profesyonel olmalı, onu, becerilerinin dışında, profesyonel gözle izlemelidirler. Benden söylemesi, uygulaması onlardan. Kıkrpınar böyle kalsın Edirne Milletvekili Ali Aya sağ olsun, Edirne ile ilgili her olayda e - maillimize haber gönderir. Son maillinde "Tarihi Kırkpınar Güreşleri"ne bu sene Japon sumo güreşçilerinin de katılacağını bildiriyor. Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi de olaya sıcak bakıyormuş. Gerekçe şu... Tarihi yağlı güreşimiz böylece bütün dünyada daha çok tanınacakmış. Saygı duyuyoruz, bir görüştür... Ama ben böyle düşünmüyorum. Bu yağlı güreş öz be öz bize ait bir güreştir. Ben doğduğumdan beri bunu gördüm, bunu öğrendim. Bu bizim ata sporumuzdur. Bunu söylediler, bunu bildim. Şimdi Kırkpınar'ı dünyaya tanıtamamışım da, Japon sumo güreşi ile tanıtacakmışım. O zaman öz be öz benim olan güzelim Kırkpınar güme gitmez mi? Varsın tanınmasın, varsın kimse bilmesin. Ben Kırkpınarım'ı tanısalar da tanımasalar da böyle seviyorum. Böyle kalsın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.