Manchaster maçının öncesinde G.Saray yönetiminde bulunmuş sanatçı, yazar ve G.Saraylı Aziz Üstel'e, "Bu maçta F.Bahçe'yi tutuyor musun?" diye soruluyor. Rooney, F.Bahçe savunmasının içerisinde inanılmaz deparlar atıp kendine boş alanlar açarken, arkadaşları onu inanılmaz bir şekilde takip edip gol yollarına gönderiyorlar. Aziz Üstel gülümsüyor. F.Bahçe'yi bu maçta destekleyip destekleyemeyeceğini yüz ifadeleriyle anlatmaya çalışıyor. Nistelrooy orta sahada ve dar alanda arkadaşlarıyla giriştiği hucüm organizasyonlarında şiirsel motifler örüyor adeta. Ali Kırca "Bu maçtan haberimiz yok, böyle bir maç mı vardı?" diye programını sürdürüyor. Old Trafford'da bir avuç F.Bahçe taraftarı takımlarına destek veriyor. Tel örgüsü olmayan sahaya hiçbir yaralayıcı cisim atılmayan ortamda F.Bahçe savunması canla başla mücadele ediyor. O sırada Fatih Akyel'in önemli bir hatası Giggs'in golüne neden oluyor. Birkaç saat önceki televizyon programında acaba bu maçta F.Bahçeliler'in dışında kaç kişi F.Bahçe'yi destekler tartışması yapılıyor. Derken ikinci gol, sonrasında üçüncü gol ve Old Trafford'da bir avuç F.Bahçeli'nin takımına desteği... Real Madrid-Barcelona çekişmesi, Olympiakos, Panathinaikos-AEK çekişmesi ve diğer ülkelerde buna benzer taraftar çekişmeleri. Bu ikilimler içerisinde düşüncelerimizin duygularımızın nereye varacağını kestirerememek bazen de acaba futbol terörü bu magazinsel çıkarlarla mı ataşleniyor sorusu. Oysa Old Trafford'da özellikle ilk yarıda Manchaster United'in futbol nasıl oynanır şovu var. Futbol fanatiklerinin bu şov içerisinde tribünden yansıyan tempolu, canlı tezahüratları da melodik bir şekilde stattan bulunduğumuz yerlere yansıyor. Yine dönüyoruz popülizmle reyting arttırmak, popülizmle futbol şovu oluşturmak mı yoksa Alex Ferguson gibi karşılaşmayı ilgisiz bir şekilde gülerek izlemek mi? Çalışmaya dayanmayan, zekâya dayanmayan ve parasal imkanları olmayan hiçbir organizasyonun bir işe yaramayacağını hepimizi biliyoruz. Popülizm bize kolay mı geliyor? Yoksa gözlerimizi mi boyuyor? Bu yıl Beşiktaş oluşturulurken aynı popülizm gerçekleştirilmedi mi?. Ali Kırca'nın haber bültenini yumuşatması son derece doğal. G.Saraylılar'ın bu maçta F.Bahçe'yi tutmamaları doğal mı sorusu bir kere daha zihinleri karıştırıyor. Hadi bizim zihnimiz karışıyor, acaba futbol fanatikleri ne düşünüyor? Hadi biz olaya magazin gözüyle bakalım. Acaba yeni taraftar olmuş gencecik beyinler neler algılıyor? Futbolu popülizmle asla yüceltemeyiz. Yüceltilmiş futbolu gerçekleştiren Manchaster taraftarı elbette popülizm yapabilir, çünkü onlar orta sahayı bir makina düzeni gibi geçip golleri sıralarken popülizmi hakediyorlar. Hakedilmemiş popülizmle F.Bahçe-G.Saray sürtüşmesini gündeme getirmekle gerçek futbolu bulabilir miyiz? Hep beraber oturup biraz düşünelim. Turu geçeriz Futbolda yüzde yirmibeş oranında şans faktörü var mı yok mu? Tabii ki var. Beşiktaş 1-1'in rövanşını bugün oynayacak. Üzülerek söylüyorum, dört aydır bu takımdan birşey olmaz diye bu sütünlarda yazdık. Nitekim medya bu noktaya şimdi geldi. Futbol şans oyunudur biraz da dedik ya. Eğer akşam Beşiktaş turu geçerse demeyin gitsin. Herşey birden bire güllük gülüstanlık olur. Bunun anlamı futbol bütün unsurlarıyla insana dayalı bir spor. Rakibiniz de, hakem de, taraftar da hepsi insan. Buradan yola çıkarak düşünelim ki bu insan faktörlerinin sınırları içerisinde Beşiktaş bu akşam üst limitinde yer alır mı? Eğer böyle olursa inanın herşey çok farklı olacak. Okan'ı hepimiz tanıyoruz. Oynar mı oynamaz mı bilmiyorum ama, eğer oynarsa sağ kanadı havaya kaldırırsa ileride Carew performansını yükseltebilirse İbrahim Akın dar alandaki becerilerini en üst noktaya taşıyabilirse gol bölgelerinde neden şanslı olmayalım? Savunmanın ne büyük hatalar yaptığını, daha önemlisi bir türlü oluşmadığını da biliyoruz. Ne var ki bu savunma geçen yıl da hemen hemen aynı isimlerden oluşuyordu. O zaman çok iyi değildi ama en azından bugünkünden daha derli topluydu. Rakip Norveç'in kuzeyinde bilmem nerede kendine göre bir yer. Nesini büyütüyoruz bunların? Üst düzey maçlardaki ağırlık derecesini Bodo maçına da veriyoruz. Beşiktaş bu maçı geçtiği takdirde yeni uygulamayla lig mücadelesine girecek UEFA'da. Bunun bir başka anlamı yeniden moral motivasyonla yüklenecek olması Kara Kartal'ın. Sakin, bilinçli büyük Beşiktaş bu küçük takımı kolaylıkla alt edecektir. Beşiktaş taraftarının Bodo'yu fazla ciddiye almaması lazım. Sadece takımlarını desteklesinler yeter. Norveçli futbolcular İnönü Stadı'nın zemininden tribünlere baktıklarında eziklik duyacaklar. Beşiktaş'ın tur atlaması için bu bile yeter. NBA'da 4. Türk 10 yıl kadar önce bir radyo proframında İbrahim Kutluay'la birlikteydik. O sırada Türkiye'de kariyerini tamamlamıştı. Ben kendisine Avrupa var mı diye sordum. İbrahim, "Ne Avrupa'sı abi olsa olsa İtalya'nın üstünden NBA olur" diye gülümseyerek cevaplamıştı beni. Yolunu çizmişti ve şimdi o düşüncelerini gerçekleştirdi. İbrahim sadece sporcu yönünü değil, diğer özelliklerini de iyi kullandı. Hiçbir zaman ismini küçük düşürmedi. Özellikle magazin dünyasında. Attığı her adımda kararlılık ve bilinç vardı. 30 yaşına gelmiş bir basketbolcunun NBA'e gitmesi bunu bir kere daha kanıtlıyor. Özellikle para politikalarında da dengeli olan İbrahim, eğer kafasına koymuşsa NBA'de en önde gelen basketbolculardan biri olacaktır. Kendisine bir kere daha başarlar diliyoruz.