Sergen Yalçın için söylenecek tek bir kelime var; o da "mükemmel" sözcüğü. Tabii ki Sergen böyle övgüleri yüzlerce defa alan bir futbolcu. Ama gönlümüz istiyor ki; kolay kolay yetişmeyen, teknik kapasitesi yüksek futbolcular içinde Sergen yerini alsın, senelerce oynasın da millet bu özelliğe sahip futbolcu nasıl olurmuş diye hep örnek alsın. Beşiktaş klasik olarak 3-5-2 oynadı. Bu taktik anlayışlarda fazla detaylara girmenin anlamı yok. Orta sahada işi kazanırsanız, maçı da kolaylıkla götürebilirsiniz. İşte işi kazanan futbolculardan birisi de Beşiktaş'ta Giunti'ydi. Yasin'i hiç aratmadığı gibi, giriştiği mücadelelerdeki hırsı, kazandığı top sayısı ve arkadaşlarına gönderdiği olumlu paslarla bugüne kadar orta sahada Beşiktaş'ta özlediğimiz futbolcu tipi olarak göründü. Ligin kalan maçlarında Giunti yakaladığı bu formu asla kaybetmemeli. Lucescu'ya akıl öğretecek değiliz ama, o da bunları görüyor tabii ki.. Gelelim Rıza Çalımbay'a... Eski Beşiktaşlı ve gerçek bir Beşiktaşlı Rıza Çalımbay, en güçlü kadrosunu sürdü ve olması gerekeni futbolcularına verdirmeye çalıştı. Sevgili okurlar, orta sahada kim iyiyse öbür takım geride kalmaya mecbur oluyor. Rıza Çalımbay ve futbolcularının yapabileceği pek birşey yoktu. Beşiktaş için bir yapılanma maçı dedik ya, orta sahası da çok iyiydi Beşiktaş'ın ve siyah-beyazlılar güçlü rakipleri karşısında hep üstün oynadılar. Bu üstünlüğü Denizlispor'la Beşiktaşlı futbolcuların topu ayaklarında tuttukları sürelerle ölçmeyelim. Üstünlük, pozisyon oluşturma ve pozisyonla belirlendi dünkü maçta. Bunda da Beşiktaş üstündü. İlhan Mansız için birkaç düşünce yazmadan geçemeyeceğim. Böyle bir futbolcunun penaltıyı atamaması, futbol adına üzücü. Kaleci Heinen, İlhan'ın topu nereye atacağını öyle bir sezdi ki, o daha vurmadan uzanmıştı topun gideceği noktaya. Hani kritik maç olsa, kritik sonuçlar olsa, yandı gülüm keten helva. Beşiktaş, Denizli maçıyla lige ciddi bir şekilde döndü.