İsviçre'de oynanan ilk maçta yaşananlar farklı anlatımlarla medyamıza yansıdı. Kimine göre hepsinde tahrik unsuru vardı, kimine göre abartılmıştı. Mesela Fatih Terim'in basın toplantısı engellendi, kimine göre ise basın odasında o sırada ev sahibi takımın toplantısı vardı. Bazıları yenilginin gündemini değiştirmekle Terim'i suçlarken, bazıları tahrik ve haksızlıklardan dem vurdu. Oysa geçen yazılarımızda maçın önemini ve özellikle İsviçre lobisinin gücünü sayın Erzik'in play - off kuraları öncesinde verdiği açıklamada aramıştık ve bu doğrultuda çaba gösterilmesini istemiştik. Şimdi açıkça görüldü ki; İsviçre lobisi gerçekten güçlüymüş. Ama daha acısına şahit olduk; bizi darmadağın ettiler. Bırakalım Dünya Kupası finallerini, gelecek şampiyonalar için mahkeme kapılarında bizleri süründürecekler. Bunun sebebi küçük kurnazlıklarla gerçekleri algılayamamaktan gelir. İngiliz holiganlarının meydana getirdiği olaylar sonrası hatırlayacaksınız İngiltere'yi Ada'ya tıkıvermişti FIFA. Futbolun beşiği İngiltere uluslararası arenada yer alamayacaktı. Ne yaptı İngiltere? Kararı saygı ile karşıladı ve holiganlarını ıslah etmek için amansız bir mücadeleye girişti ve bunu büyük ölçüde başararak FIFA'nın affı ile tekrar kısa sürede uluslararası arenadaki yerini aldı... Küçük kurnazlıklara sapmadı, gerçeklerle kendini yüzleştirdi. Şimdi bu olayların nasıl bu noktaya geldiğini en iyi Şifo Mehmet biliyor. Futbol oynadığı süreçte ben kendisinin değil çirkefleşmek, en küçük bir faulü bile bilerek yaptığını hatırlamıyorum. Böylesine kibar ve zarif insanın olayları başlatan çelmeyi nasıl gerçekleştirdiğini anlayamıyorum. Onun için her şeyi Şifo Mehmet bilir diyorum... Ne garip sonuçtur ki; failleri bulunamayıp belki de sağda solda ahkam keserken bu işlerde en son aranacak adam giyotine kurban gidiyor. Böyledir bu işler; küçük hesapları ve kurnazlıkları bilemezseniz ve oyunun içinde bulunursanız faturayı size kestiriverirler... Şimdi sayın Bakan işin sorumlularını istifaya davet ediyor haklı olarak. Doğal olarak da Futbol Federasyonu istifadan uzak duruyor. İstifa etse bütün sorumluluğu üstüne alacak. Mümkün değil tabi.. Her zamanki gibi gerçeklerle yüzleşmek istemiyoruz, hep kurnazlıkların peşinden gitmek işimize geliyor. Dikkat ediyorum da; bu badireden nasıl çıkarız hesaplarının peşindeyiz. Bataklığı kimse görmek istemiyor. Hangimizin bu işlerde ne kadar payı var diye şapkayı öne koyup düşünmek istemiyoruz. Oysa İsviçre lobilerini devirmenin yolu da bu. Kendi kendimizle ciddi biçimde hesaplaşmak ve yanlışlıklar girdabından kendimizi kurtarmak. O zaman günlük ayak oyunlarını bilmeyenler de heba olup gitmeyecek aramızdan. Belki de layık oldukları yere daha güvenle gelecekler ve onlara saygı duyacağız...