Metin Oktay'ı rahmetle anıyoruz... Hakan Şükür ve Kâzım Kanat'a da teşekkür ediyoruz. Yunanistan maçından önce, Hakan Şükür ,45 dakika çalışma yaptı. Mesajı açıktı "Ben sakat değilim, çıkar oynarım." Kâzım Kanat, gündemi belirledi, "Gençlerin yolunu aç." Anlaşılmayan, kimin neye karar vereceği. Yazarları okudunuz. Hemen hemen büyük bir çoğunluğu Hakan'a hak verdi. Kâzım Kanat'ı da destekleyenler oldu. Böyle bir tartışmaya hangi gerekçe ile başlanıyor? Neden gerek hissediliyor? Eğer Hakan Şükür'ün "Ben sakat değilim oynarım" iddiası varsa, ki öyle görünüyor, sonuna kadar yanlış bir tutum. Önce bunu irdeleyelim. Yunanistan maçı öncesinde, daha doğrusu Gürcistan maçı sonrasında Ersun Yanal için olağanüstü bir baskı oluşturuldu. Milli Takım'ın tek sorumlusu, bana göre bu yaylım ateşin altında kolaylıkla kalkma başarısını gösterdi. Kimseye cevap vermedi, oluşabilen tüm düşüncelere saygı gösterdi. Bu cümlenin altını çizelim ve devam edelim. Ersun Yanal yepyeni bir kadro oluşturdu Yunanistan maçında. Uzun süredir yapılması gereken değişiklikleri en kısa sürede yumuşak bir geçişle yapma çabası adeta onun bir mecburiyetiydi. Bunların da altını çizelim. Bir kere daha hatırlatalım, Hakan Şükür maçın öncesinde 45 dakika çalışma yapıyor. Bunun anlamını altını çizerek yine tekrarlayalım, eğer Milli Takım maçı kaybetseydi, Gürcistan maçının eleştirileri, artı Yunanistan maçının kaybı, artı kere artı Hakan Şükür'ün şovu. Soruyorum... Ne olurdu Milli Takım bugünden sonra? Ve Ersun Yanal tabii ki? Bakın... Teoriler oluşturmak fevkalade kolaydır. Ersun Yanal, Hakan Şükür'ün futbol kariyerini asla yadsımamıştır ve yumuşak, acil bir geçiş sağlamaya çalışmaktadır. O günkü futbol anlayışında Hakan Şükür yoktur. Gelelim, "Hakan gençlere yol açsın mı?" gündemine. Kâzım Kanat'a böyle bir gündem oluşturduğu için teşekkür ettik. Ne var ki, bunu da irdelemek gerekiyor. Daha yürekli olmak lâzım. Daha doğrusu şu sorunun cevabını vermek lâzım. Hakan Şükür Milli Takım'da oynayabilir mi oynayamaz mı? Sorun burada. Bana göre taktik anlayışlar doğrultusunda kesinlikle oynar. Eğer canımız "oynamasın" demek istiyorsa, gündem oluşturmak istiyorsa, o zaman kibarca "Ey Hakan, gençlerin yolunu aç" deriz. Milli Takım'da oynamanın kriteri tektir. O da futbolcunun o göreve lâyık olup olamayacağıdır. Asla başka bir kriter yoktur. Milli Takım, centilmenlik takımı değildir. Arkadan gelen önündekini iter, geçer. Eğer başarabilirse... Metin Oktay'ı rahmetle andık. Onun futboluyla Hakan'ın ve diğer gölcülerin futbolunu tartışmak istemeyiz. Zira futbol becerileri Metin'den daha yüksek olan gençler mutlaka olacaktır. Ne var ki, rahmetli Metin Oktay bugün yaşasa, bin yıl yaşasa, bir milli maçtan önce hocasını zora sokacak bir şovu asla yapmazdı. Zaten onun için "Taçsız Kral" oldu. İyi ki yaşadın Metin Abi... Futbol ciddi iştir Ne istikrarsız memleketiz. Sabah televizyon kapanıyor, iki saat sonra açılıyor. Milletin yüreği ağzına gelip gidiyor. Derdimiz başka tabii ki. Star Televizyonu, Şampiyonlar Ligi organizasyonuyla anlaşmalı, akşam F.Bahçe'nin maçı var ve TV kapanıyor. Ağzınıza gelmez mi yüreğiniz? Geçmişte de buna benzer olaylar yaşandıysa da, kapatma eylemleri maç olmadığı günlere denk getirilmeye çalışılmıştır. Spor kamuoyu diye bir oluşum var. Nedense devletin ciddi yetkili makamları, spor kamuoyunu hep evin küçük şımarık çocuğu gibi görür. Yeter artık. Sıyrılalım bu mentalitelerden. Dünyada yılda 200 milyar doların üzerinde ekonomik potansiyeli olan, insanların benlikleriyle sıkı sıkıya yapıştıkları bu macerayı gözardı etmeyin artık ve kendinizi de küçük düşürmeyin. Haydi Beşiktaş... Sakaryaspor galibiyeti ve ardından Bodo maçı. İlgi çekici olan, Sakaryaspor galibiyetinin Bodo ve G.Saray maçı öncesi meydana gelmesi. Konu bana ilgi çekici gelmiyor. Beşiktaş karşıtları için inanılmaz bir fırsat. Onlar bunu hemen değerlendirdiler. "Vay efendim böyle önemli maçlar öncesinde, Beşiktaş'a armağan edilmiş bir moral sonuç." Vay vay vay... Futbola bak. Birisine moral olsun diye galibiyet oluşturacaksın, berikine şampiyon olmasın diye tekme vuracaksın. "Hay hay" ile "Vay vay" ile günlerimizi geçireceğiz. Bunun yanı sıra, başkan da futbolcularını tek tek öpüp kutlamış... Şimdi futbolcular da öpücük motivasyonuyla Bodo'yu artık çantada keklik gibi avlayacak. Sakaryaspor galibiyeti Beşiktaş'ın bir dönemeç noktası olabilir. Futbolun bir motivasyon olduğunu hiç kimse unutmasın. Bu motivasyonlar da, hakem yardımlarıyla, öpücüklerle falan olmaz. Futbolcunun galibiyetle tanışması dolayısıyla, kendisine güvenmesiyle olur. Onun için Sakarya galibiyeti çok önemli. Bu güç, bu akşam Bodo önünde Beşiktaşlı futbolculara ayrı bir güç verecektir. Onun için bu akşam Beşiktaş'tan zafer bekliyoruz.