Diyelim ki Beşiktaş Kulübü'nün milyon dolarlarla borcu olsun. Kimi ilgilendirir? Sorun bu. Taraftar ilgilenir mi? Asla ilgilenmez. Çünkü, kulüple doğrudan doğruya bir bağlantısı yoktur. Onların ilişkileri gönüldendir. Babadan çocuğa, arkadaştan dosta, kulübün başarısından nesillere taşınan bir sevgi bağından oluşan gönüldaşlıktır. Bu sevgi selinden kulübe gitse gitse ürün satışlarından, gişe gelirlerinden para gider. Bu da küçük bir katkı sağlar o kadar. Devede kulak bile olmaz. Gelelim Beşiktaş Kulübü üyelerine. Onlar ilgilenir mi? İlgilenmezler. Sadece Beşiktaş'a üye yazılmanın manevi tarafıyla ilgilenirler. Zaten kulübe gelen gidenlerin pek çoğu, yönetimlerin iktidar olmak hesabıyla üye olarak alınır. Seçim zamanı paralı asker gibi kendilerini üye yapan gruplara sorgusuz sualsiz oy verirler. İşin altında ne var ne yok hesapları yapılmaz bu üyeler grubunda. İşin özünde, yönetimleri seçecek olan ve genel kurulu oluşturan bu üyelere çok iş ve sorumluluk düşer. Ama kulüplerin yapısından kaynaklanan oluşumlarla "Ben de Beşiktaş kongre üyesiyim" böbürlenmelerinin dışında hiçbir ses çıkarmazlar! Son zamanlarda taraftar dernekleri bir kıpırdanma gösterseler de, henüz bu topluluklarda kulübün mâli pozisyonlarına katkıda bulunacak olgunluk ve girişimcilik yoktur. Gelelim şirketleşme işine... Burada da rotayı hisse senetleri belirler. En büyük pay kimde ise, söz sahibi olur. Hisse senetlerinin bütününü satarsanız, kulüp Beşiktaşlılar'ın elinden çıkar. Yükselebilir de, yok olup gidebilir de... Bunun için payların en azından yüzde 51'i kulüpte kalır. Gerçek işlevi ortaya çıkarılmaz A.Ş.'lerin... Hani dedik ya milyon dolarlarla borç var, kim ilgilenecek diye... Sistem ve oluşum herkesin önünü kesiyor. En büyük görev, kulüp üyelerinin oluşturduğu genel kurula düşse bile onlar derneklere özgü yapılanmada biçimsellikten öteye gidemez. Peki ne olacak? Şimdiye kadar ne olduysa. Kısa bir süre sonra Beşiktaş'ta seçimler var. Yeni yönetimi iş başına gelecek Beşiktaş'ın. Bakıyorsunuz kulübü yönetmeye aday hiçbir isim ve grup ortaya çıkmıyor. Kimse de Beşiktaş'ı kim yönetecek diye sormuyor. Anlatmaya çalıştık ya, neden sorulsun? Kimseyi ilgilendirmiyor ki. Kulübün borcu 100 milyon dolarlarla konuşuluyor şimdilerde. Hesapsız, kitapsız transferlerle oluşmuş bir borç. Gelen giden teknik adamların ve ekiplerinin sözleşmelerden doğan alacakları dağlar kadar olmuş. Bunlar pek kimseyi ilgilendirmiyor. Evet ilgilenen bir grup var. O da Yıldırım Demirören ve kurulu. Ya bu paraları geri döndürecek yeni bir ekip oluşturacaklar (zor olur ya), ya da görevi yeniden üstlenip tekrar borçlanmalarla yola devam edecekler. Nereden baksanız bakın karanlık... Çünkü, bir daha söylüyorum, şu ana kadar kulübe gönülden aday olan kimse çıkmadı.