Arda'nın bonservis bedelinin 20 milyon dolar olarak belirlenmesinin neler düşündürdüğünü sıradan bakınca anlamak zor değil. Sabah gazetesinin haberinde bu genç ve yetenekli futbolcunun G.Saray Kulübü tarafından astronomik bir değerle Avrupa pazarına sürülmesinin altında, hafiften gururlanmanın ve işbilirliğin izlerini görüyoruz. Asıl değinmek istediğim konu Hakan Şükür'ün sırtından yıllardır geçinmecilik yapmak. Ersun Yanal'ın Milli Takımda yeri yok dediği bu futbolcu için, Fatih Terim'in kadroda ona yer vermesi ve bu polemiklerin hala devam etmesi çarpıcı. Bu söylemler içinde Hakan Şükür de yerini alıyor. Yıllardır futbolundaki gelişmelerin yanında, polemikler içinde yer almayı ve kendisini medyaya taşımayı iyi biliyor... Yaklaşık 20 yıldır bir ülkenin milli takımında sanrfor için tek isim konuşuluyorsa bunda bir sorun var demektir. Ersun Yanal, "Benim taktik anlayışımda yeri yok" derken Fatih Terim'in taktik anlayışında yer bulmasının asıl nedeni, bunca senedir yeni santrforların yetişmemesinden kaynaklanıyor. Ümit Karan'ın Liverpool maçında attığı iki golün kendisine nasıl bir rant olarak yansıdığını hemen gördük. Zira G.Saray patronu Gerets'in, "Artık ilk onbirdesin" söylemleri de golcü sıkıntısının temel örnekleri olarak yansıma buldu. Konya'dan F.Bahçeye gelen Zafer Biryol da takımının formasını giyme fırsatı bulamadı F.Bahçe'deyken. Beşiktaş'ın yerli santrforlarını da bir sayın. Kalıcı olanını asla göremezsiniz yılların arkasında. Neden? Yok da ondan. Yok işte, Tanju Çolak'tan beri yok... Ersun Yanal'a uymaz, Fatih Terim'de farketmez, ama yıllardır Hakan Şükür konuşulur durur. İlgi çekici olan bu futbolcunun santrfor özelliklerden de uzak oluşu. Böyle olmasına rağmen asist santrfor değimi ile gündemde yer alması ve hala üzerinde spekülasyonlar yapılması. Acı olanını bir kez daha vurgulayalım. Ülkede başka santrfor yetiştirememek ve bir futbolcunun üzerinde dırdır edip durmak. İtalya, Almanya veya İngiltere gibi ülkelere bir göz atın. Leblebi gibi santrfor değiştirirler milli takımlarında. Çünkü ardı arkası kesilmeden, hiç durmadan yenileri gelir de ondan. Arda'nın 20 milyon dolarlık bonservis bedelini öğrenince, Hakan olayı aklıma geldi. Arda ülkemizin sığlığı içinde nadiren yetişen futbolculardan biri. Endüstrileşmiş futbolda G.Saray yönetiminin gerine gerine 20 milyon dolar bonservis ücreti belirlemesi mal bulmuş garibinlar çağrıştırdı kafamda. Ne yapsınlar ki, hala Hakan'ın sanrforluğunun konuşulduğu ülkede Ardalar nedense çok seyrek çıkıyor. Tabii ki, böyle anlarda yöneticiler de parayı vurmak için fırsat kolluyor. Tıpkı milli piyango gibi...