Nice bayramlara

A -
A +

Bayram günlerinin kendine özgü ortak yanlarından başka, herkese göre değişen yönleri de var galiba. Ana-baba, eş-dost ziyaretlerinden sonra, insan kendini dinleme fırsatını da buluyor bu günlerde. Neler neler geçiyor aklımızdan. Nasıl olmuşsa Nükhet Duru'nun yıllar öncesinden bir albümü müzik çalardan beni anılara sürüklüyor. Onun kendine ait yorumu, sıcaklığı ve inandırıcılığını bir kere daha zevkle dinlerken, Rusların ünlü kalecisi Lev Yaşin gözlerimin önünden geçiverdi. Turgay Abi'nin (Şeren) jübile maçı için İnönü Stadı'nda forma terletiyordu. Yanılmıyorsam 1967 yılıydı. Gencecik bir TRT çalışanı olarak, Nagra marka ses kayıt cihazı ile bu iki dev kalecinin arasında bulmuştum kendimi. Soyunma odalarının saha seviyesindeki penceresinden kendi yerlerini alan kalecileri görmeye çalışıyorlardı. Onlar hakkında güzel şeyler söylüyorlardı birbirlerine. Hiç şımarıklık yapmadan. 1988 yılında Yaşin'i bir kere daha gördüm. Münih'te İngiliz bahçesinde. UEFA'nın düzenlediği bir bahçe partisiydi. Avrupa Futbol Şampiyonası'nın finalleriydi. Yaşin, herhalde ülkesi adına maçları takip ediyordu. Birden topluluğun arasında görüldü. Ardından büyük bir alkış koptu bu dev kaleci için, partiye katılan yüzlerce çeşitli ülkeden spor gazetecilerinden. Maalesef bir ayağını o sıralarda hastalık nedeniyle kaybetmişti. Aksayarak yürürken bizleri selamlıyordu. Tıpkı Turgay Abi'nin jübilesindeki yüz ifadesiyle, hiçbir şımarıklık olmadan, büyük bir alçakgönüllülükle. Dünyaca ünlü Pele de öyleydi. Futbol sahalarındaki yüz ifadesindeki insanca duyguları, şimdilerde yine futbol için FIFA adına dünya kamuoyuna yansıtıyor. 1986 Meksika Dünya Kupası'nda bir stadın tenhaca bir kapısında karşılaştığımda imzasını almak istedim. Boynumdaki basın belgesini görünce hafiften bir utangaçlıkla imza vermek istemedi. Çevrede bir fotoğraf makinesi aradı, birlikte resim çektirmek için. Utanma sırası bana gelmişti. Sızlanarak bir imzasını zorla alabilmiştim. Yanımdan ayrıldıktan sonra o da Yaşin gibi çevredekiler tarafından alkışlanıyordu. Onlar gibi topa iyi vurmasını bilen pek çok futbolcu geldi geçti. Kaç tanesi şimdi alkışlanıyor diye aklımdan geçirdim. Kaç tanesi hak ediyor acaba? Ömür boyu spor gazeteciliğiyle uğraşınca, aslında insanların pek bayram tatilleri olmuyor. İşte uluslararası görevlerde böyle anıları hatırlayıp fırsat buldukça tatlı bir tebessümle düşünüyoruz. Bezen de kendi kendimize gülümsediklerimiz de oluyor. Ömer Söztutan'ın "Gözlüğümü ararken burnumun ucunda buldum" kitapçığı bu tür anılarla dolu. Servisimizin acar muhabirlerinden Turgay Sakarya, ilk yurtdışı görevine Ülkerspor-Barcelona maçı için gider. Sonraki sene Ülkerspor yine bir İspanya takımıyla eşleşir. Tabii ki görev yine Turgay Sakarya'nındır. Bu, Turgay'ın ikinci yurtdışı görevidir. Görev kendisine bildirilince Turgay'ın tepkisi müthiş olur; "Allah kahretsin. Bıktım yahu, yine İspanya". Gülümseyerek ve alkışlanarak nice bayramlara.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.