Sahayı kim kapatır?

A -
A +

PFDK'nın Trabzonspor sahasını kapatma ve tekrar açma kararı gündeme bomba gibi düştü... Sebep, şampiyonluğu belli edecek maçlar dönemindeyiz, bu bir. İkincisi de sahası kapatılmak istenen Trabzonspor'un kimliği. Gazetelerde konuyla ilgili ağır ithamlar var. "PFDK önce sahayı kapattı da sonra neden bunu para cezasına çevirdi?" diye İlkesizliğin dik âlâsı tabii ki. Trabzonspor'un Ali Şen döneminde kaybettiği şampiyonluğu hatırlıyorum da, yöneticilerin öyle olaylarda nasılda becerikli olduklarını görebiliyorum. O maçta, Ali Şen'in olağanüstü politikalarıya değil sadece Trabzonspor Kulübü adeta bütün Trabzon mâhkûm edilmişti. Şimdi Trabzonspor yönetimi öyle bir duruma düşmemek için ciddi grişimlerde bulundu, bunu da başardı. Kimin hesabını kime soruyoruz diye düşünüyorum. Olaylar zincirini çoğaltmak mümkün. Konuya sadece en yakışanı hatırlatmak istedim. Diyeceksiniz ki "Futbol Federasyonları yol geçen hanı mıdır? Kulüpler istedikleri kararları nasıl aldırırlar?" Bal gibi aldırırlar. Bu karar asla son olmayacaktır... Ayrıca sayın başkan Atay Aktuğ'un önceki hafta yaptığı açıklama çözüm için idealdi. Neydi bu? Sahaya giren ve Trabzonspor'un sahasını kapatmaya neden olabilecek şahsı, mahkemeye verdikleriydi... İşte bu uygulama bana göre stad anarşisini önlemenin en doğru yolu. Yasaları bu şekilde kolay uygulanacak hale getirmek zorundayız. Topluluk psikolojisinin ardına sığınıp kahramanlık yapmaya çalışan, futbolun temeline dinamit koyanlarla ancak böyle mücadele edilebilir... Ne Ulusoy federasyonuna, ne gelecek federasyona bu konularda güvenebiliriz. Onlar zaten kulüplerin arasını bulmaktan öte bir işleri gerçekleştiremezler. Kim şampiyon olur? Geçtiğimiz iki derbide sevgili okurlarımıza bu maçları kim kazanır diye sorduk ve kendi yorumlarımızı da getirdik. Bir de ne görelim? Kim yener dediysek o taraftan alkış bravo, kim yenilir dediysek, bir ton hakaret. Onun için bu sezon, kim yener veya kim şampiyon olur diye yorum yapmamaya karar verdim. Şimdi sizlerden kim şampiyon olur sorusuna objektif cevaplar arıyorum.. Elektronik posta adresime gönderirseniz gelecek hafta birlikte yorumlar yapmış oluruz. Bu zor tahmini şimdi ben sizlere bırakıyorum. Beşiktaş'ta kongre rüzgârı Serdar Blgili'nin istifasıyla doğal olarak Beşiktaş'ta kongre rüzgârları esmeye başladı. Bilgili'nin başkanlığı bırakması, kulüpte bazı sorunları da beraberinde getirdi. Birincisi, gelecek sezona takımın hazırlanması için önemli bir süre kaybı oldu, ikincisi ise Beşiktaş'ın vizyonunun ne şekilde yeniden yapılanacağı.... Geçen haftaki yazımızda, Bilgili'nin tribün anarşisine tepkisini kutlarken bu tepkinin yetersiz kalacağını belirtip tribün anarşisine karşı "vuruşa vuruşa çekilmeliydi" demiştik. Şimdi bunun yanı sıra kulübü bekleyen iki sorun daha yer alıyor. Önümüzdeki kongrede kulüp tabii ki yeni başkanını bulacak. Geçen sürede Beşiktaş futbol takımının yeniden nasıl yapılanacağı ise yeni yönetime düşecek. Transfer dönemi ve yapılacak transferler için yaşanacak sıkıntı, yeni teknik adamın belirlenmesi mutlaka önümüzdeki sezona yansıyacak. Gelelim diğer konuya... Sayın Seba'dan görevi devralan Bilgili, şu umutlarla gelmişti "yeni vizyon ve yeni yapılanma." Beşiktaş'ı şimdi bekleyen önemli konulardan birisi de bu. Gerçi Yıldırım Demirören ve Fikret Orman yeni aday görünüyorlar, ayrıca da Serdar Bilgili'nin yönetiminde bulunmuş olmaları Beşiktaş'ın vizyonu için bir sorun oluşturmayacak gibi görünse de, başkanın kişisel özellikleri diğerleri ile aynı olmayacaktır. Diğer adaylardan Nevzat Demir, her zamanki yapısıyla son derece kibar bir tavır çizmekte... Oysa, Demir'in kulübe yaptığı hizmetler de ortada. Onun hizmet anlayışı ile ve yaptıklarıyla, nazik tavrı paralellik göstermiyor. Biraz daha iddialı ve yapacaklarını belli eden tavırlar kendisine olan güveni artıracak. Beşiktaş Kulübü, en önemlisi camiası, bu badireden çıkabilecek güçte. Ne var ki bir taraftan fazilet örneği verirken diğer taraftan kulübünü zor duruma sokan Serdar Bilgili'nin de yapıcı olması gerekir. Blatter'in hatası Futbol'da heyecanı arttırmak FIFA 'nın en önemli görevi. Kalecilerin değişen kuralları, çok sayıda topla maçların oynanması bu yöndeki gelişmelerden bazıları. FIFA Başkanı Sepp Blatter yeni bir uygulamadan söz etti . Diyor ki "Maçlar berabere bitmesin. Berabere biten maçların ardında penaltı vuruşları yapılsın." Blatter FIFA Başkanı ve sadece onun doğrudan denetiminde Dünya Kupası karşılaşmaları var. Dünya Kupaları'nda her maç final gibidir. Ciddi olarak puan hesaplaması yapılmaz. Ülkeler için amaç sadece galibiyettir. Oysa ulusal liglerde futbol maratonu uzun bir yolculuktur ve bu yolculukta önemli olan puan hesabıdır. Takımlar galibiyetten sonra genel puan hesaplarını daima hedeflerinde bulundurur. Durum böyle olunca zayıf takımların beraberlik hesapları daima ön planda tutulabilir. Nasıl olsa berabere kalırsak penaltı vuruşlarıyla galip de gelebiliriz düşüncesi takımları etkiler. Üç puan sistemine dönülmeden önce ligdeki zayıf takımların nasıl beraberlik hesapları yapıp futbolu çirkinleştirdiklerini hatırlayalım. Beraberlik düşüncesine giren lig maratonları bana göre futbolu heyecanlandırmaktan çok yeni bir çıkmaza götürür. Sayın Blatter tabii ki bunu tartışmak için gündeme getirdi. Ulaşabilirsek bizden de söylemesi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.