Şarlatan!..

A -
A +

Yıldırım Demirören, Beşiktaş Kulübü Başkanı olarak bir dergiye verdiği röportajda gazetecilerin yüzde 50'sinin "şarlatan" olduğunu söylemiş. Oran çok büyük Beşiktaş Başkanı'na göre. Yani gazetecilerin yarısı şarlatan. Sözcükleri hep kullanırız da tam anlamını pek merak etmeyiz. Şarlatan denince benim aklıma, "ipe sapa gelmez sözler söyleyen, davranışlar gösteren" kimseler gelir. Beşiktaş Kulübü'nün Başkanı bu sözcüğü gazeteciler için söyleyince merak ettim. Türk Dil Kurumu'nun internetteki sayfasına girip sözcük anlamına baktım. Birincisi "bilir geçinen kimse" olarak bir tanım. Buna göre, "gazeteciler hiçbir şey bilmez anlamaz. Laf olsun torba dolsun diye akıllarına geleni yazar, çizer" ifadesi anlam buluyor. Oysa Demirören'in başka sözleri de var. Değil evine, bahçesine bile giremeyecek adamların kendisiyle karşılaşınca, "Bir çayınızı içelim" diyerek yılıştıklarını anlatmaya çalışıyor. Bunlar kim bilemiyoruz tabii. Ancak başkanın gerek gazetecilere, gerek futbol camiasında bazı kimselere nefretle dolu olduğu kolayca anlaşılıyor. Bu kadar dolu bir kişi şarlatan sözcüğünü, her halde bilir geçinen kimse anlamının ötesinde farklı yüklemelerle kullandı. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde şarlatanın bir başka anlamı daha var: "Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındaki kandıran kimse." Bu tanımlama gerçekten ilginç. Şarlatan olabilmek için önce bilgin olacak, sonra iyi veya kötü özelliklerin bulunacak veya malın mülkün olacak, bunları öveceksin ve karşındakini kandıracaksın. Şarlatanın bu tanımı gazeteciye uyuyor mu? Biraz zor. Çünkü gazeteci kendi bilgi ve niteliklerini başkalarının eylemleri ve söylemleri üzerine kullanır. Çok büyük bir grubunun da övünülecek malları yoktur. Yorumlarını da yine kendi dışında oluşan olaylar üzerinde işler. Zaten bu gazetecilik işinin yapısıdır. Burada kimin şarlatan olduğunu araştıracak değiliz. Kamouyu bu kadar yazılan söylenen arasında kendi hükmünü verir. Önemli olan aynı geminin içinde yol alan insanların birbirlerini aşağılamaları. Hele bunlara kendi meslektaşlarımızın katılmaları işin boyutunu daha da derinleştiriyor. Her meslek grubunda çürük yumurtalar daima bulunacaktır. Bu şarlatanları her zaman her yerde görürüz. Garip olan, kendi işlerinde açıklama yapmak zorunda olanların gazetecilere saldırması. Ersen Martin'le ilgili bir soruya, "Bunu bana soramazsın" diyen Fatih Terim, "Bana salakça soru sorma" diyen Tümer ve şarlatanlıkla itham edilen bir topluluk... Kimse hızını alamıyor. Toslarsak, hep beraber futbolun altında kalacağız. Kimsenin kimseyi kollamadığı günümüzde, biz birbirimize bunları yapmayalım. Yazık oluyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.