Aykut Kocaman'ın kişiliğine uygun bir karşılaşma oldu. İstanbulspor son derece sakin, ne yaptığını bilen bir futbol ortaya koydu. Beşiktaş da alışılagelmiş makine düzenenindeki futbolunu bir kere daha sahaya yansıttı. Lucescu'nun sağ kanatta Okan Koç'a yer vererek başlattığı maçta, bu futbolcunun çıktığı ana kadar başarılı olduğunu kolaylıkla söylemek mümkün. Dobrowski'yle değiştiği ana kadar sağ kanatta İstanbulspor kalesine pek çok atak geliştirdi Okan Koç. Birkaç hafta sonra maç tecrübesi arttıkça Okan Koç bu bölgenin değişmez adamı olur. Zaten Lucescu'nun Dobrowski ile Okan Koç'u neden değiştirdiğini anlayamadık. Evet, Beşiktaş makine düzeninde oynuyor. Ne var ki, Beşiktaş'ın kronikleşmiş eksiklikleri bir türlü giderilemiyor. Bunun en tipik örneği, Lucescu ne kadar oyuncu değiştirirse değiştirsin orta sahada oyunu kurgulayacak yetenekli futbolcuları bulamaması. Hadi bu karşılaşmada kanatlardan gelen ataklar ve uzun toplar oyunun sonucunu belirledi diyelim. Ancak ileri uçta görev yapan futbolculara top gelmeyince ne yaparsanız yapın, sonucu almak mümkün değil. Karşılaşmada bir kere daha gördük ki, Beşiktaş savunması özellikle orta sahadan gelen uzun toplarda zaaf gösteriyor. Nitekim İstanbulspor'un ilk golü de böyle oldu. Bunun dışında Beşiktaşlı futbolcuların pas hataları da son derece yüksek. Gerek Ahmet Yıldırım, gerekse Tümer bu konudaki tipik örnekler. Uzun süredir sakat olan İlhan bu maçta bir gol buldu. Zaten golü attığı anda yakaladğı pozisyon sayısı da sadece 1'di. Daha sonra İlhan Mansız'ın özellikle 70. dakikalarda yorulduğunu ve oyundan düştüğünü gördük. Sinan'ın oyuna girmesiyle de ne İlhan Mansız'ın performansı arttı, ne de Beşiktaş'ın oyun disiplininde bir değişiklik oldu. Açıkça görünüyor ki, Lucescu elindeki malzemeyle fazlasıyla oynuyor. Tecrübeli hocaya lâf söylememiz pek yerinde olmaz ama Beşiktaş'ı tekrar takım yapmak yine onun görevi. Maçın hakemi Ali Aydın iki takım futbolcularının iyi niyetiyle karşılaşmayı başarılı bir şekilde yönetti.