Bana söyledi hoşuma gitti, onun için yazıyorum... Anlatan Beşiktaşlı, yolumuzu çevirdi ve sordu: "Abi yahu ben kombine bilet aldım. Şimdi Beşiktaş'ın maçlarına gitmek istemiyorum. Acaba bileti iade edip paramı geri alabilir miyim?.." Olur mu kardeşim? Bir kere parayı verip kombine bileti almışsın... "Olması lâzım" diyor, Beşiktaşlı... Nasıl yani?.. Cevap muhteşem... "Şimdi getirin bir yerlerden üzerine etiketli, damgalı 'yüzde yüz yün' yazan kazak alın. Ardından bir iki giydin, baktın mâl bozuluyor. Bilen birine göstersin "sana kardeşim bu yün mün değil. Düpedüz sentetik seni kazıklamışlar." Eee... "Eee'si var mı ağabey? Memlekette tüketici haklarını koruyan kurumlar ve kanunlar var... Gidiyorsun mağazaya malını bu gerekçelerle değiştiriyorsun... Olmazsa hakkını arıyorsun. Çatır çatır paranı geri alıyorsun." Tamam da Beşiktaş kombine biletlerinin bununla ne alakası var? "İlahi abi hiç alakası olmaz olur mu? Hani borsaya açılırken, Beşiktaş'a ürün demediler mi?" Tamam dediler. Haydi bunu kenara bırakalım. Bu sezonunda başında "Fırtına gibiyiz" demediler mi? Dediler. Peki "Bu yıl ligde şov yapacağız" demediler mi? Evet... Evet... Daha bunlar birşey değil! Abi "Şampiyon biziz" diyenler kim? Yöneticiler değil mi? Tamam da... Sus abi öyle konuşma! "UEFA Kupası'nın finalini oynayıp kupayı müzemize koyacağız" diyenler kim? Onlar da yöneticiler değil mi? Bunları televizyonlarda, gazetelerde çarşaf çarşaf görmedi mi? Tamam doğru! Ne olacak? "Ne olacağı var mı abi? Bu iş bizim kazak hikayesine döndü. Yün diye aldık, sentetik çıktı. Nasıl onda hakkımı arıyorsam, bu kombine bilet için de hakkımı arayacağım... Hem de sonuna kadar..." "Beni yanılttılar. Hani verilen sözler? Nerede o lig şampiyonu olacak takım? Nerede fırtına gibi esmeler? Nerede UEFA Kupası Finali? Hele hele Fener'den yediğimiz ikinci golden sonra yerlere serilen futbolcuları hatırlamıyor muyum, kahroluyorum." Devam ediyor Beşiktaşlı. "Bana sunulana bak, ortaya çıkana bak. Yanılttılar abi. Beni yanılttılar, paramı geri istiyorum. Çünkü ben böyle Beşiktaş'ı görmek istemiyorum!" Şaka gibi ama gerçek bu değerli okurlar. Taraftar bunları anlatıyor bana. Tüketici haklarına dayanıp dediğini yapar parasını geri alır mı? Bilmem... Ama alırsa da hiç fena olmaz ya... Dün dündür yarın yarın Malmö maçı öncesi gazetelerde Beşiktaşlı futbolcular ve yöneticilerin açıklamaları gözüme ilişti. Ciddiyet futbolcularda mı, yoksa yöneticilerde mi? Siz karar verin... Futbolcular... Okan, "Malmö duran toplarda etkili. Kesinlikle boş adam ve alan bırakmamalıyız." Sergen, "İsveç takımı güçlü bir ekip, bizi yenmeleri bunu gösteriyor. Turu geçmemiz lazım." Ailton "Turu geçemezsek, hedefsiz takım oluruz." Şimdi de yöneticiler. Yıldırım Demirören, "Malmö'den daha iyi takımız. İlk maç kaza idi. Dün yok, önümüze bakalım." Sinan Vardar, "Beşiktaş hep zor anlarda devrim yapmıştır." Murat Aksu, "Bir iki maç gitti diye, ortalığı karıştıramayız. Biz günlük değil, geleceğe yönelik politikalar üretiyoruz." Yorumu size... Futbolcular mı yoksa, yöneticiler mi? Daha ciddi, karar sizin! Necati ve Hasan Hasan Şaş - Necati kavgasını disiplinsizlik olarak görenlerden değilim. Olayın altında profesyonelleşme sürecinin sıkıntıları yatıyor. Ekmek kavgası bu... Belli ki, oyun içindeki bir pozisyon, bir hareket; bu iki futbolcuyu karşı karşıya getirdi. Haklarını aramadaki duygu ve düşünce tam profesyonelce... Eylemi kavga ile ve seyirci önünde yapmak işi amatörden de amatörcesine... Ne yapalım profesyonellik yolunda bu iki futbolcu, bu kadar mesafe alabilmiş.