Futbolun patronluğuna soyunan ve seçilecek kişilerin bugüne kadar yaptıkları çalışmaların basına yansıyan ve yansımayanlarına bakınca küçük dernek hesapları içinde oldukları kolaylıkla gözleniyor. Oysa olayın ciddiyet ve vahametini anlamak için büyük başkan Süleyman Seba'nın Yeni Aktüel'deki sözlerine bakalım: "Bozulma sadece futbolda yaşanmıyor. Maalesef futbol bir rant olayı haline geldi. Siyaset ve mafya işin içinde. Bu işi çözebilmek için büyük bir disipline ihtiyaç var." Böyle diyor Süleyman Seba. Küçük dernek hesaplarıyla mı? Yoksa futbolun içine düştüğü kaostan disiplin ve yeni düşünce yapılanmasına dayalı büyük projeler üretilerek mi çıkılır? Aslına bakarsanız, seçilecek başkanın meşru bir güce dayanması gerekir. Bugün bu meşru güç Futbol Federasyonu Genel Kurulu'dur. Şekil olarak meşruiyeti elinde bulunduran genel kurulun, Seba'nın söylemleriyle ne kadar bu hakkını kullandığı düşündürücüdür. Özerklikten önce devlet tarafından tayin edilen başkanlar güçlerini devlet otoritelerinden alırlardı. Şimdi seçime dayalı kurumlardan aldıkları yetki ve güçle görevlerini yapmaya çalışıyorlar. Burada önemli olan kaynak gücün meşruiyetidir. Şenes Erzik Futbol Federasyonu Başkanlığı'na getirildiğinde, kendisini kurallar doğrultusunda devlet atamıştı. Bu tayin, iyi bir seçimdi. Şenes Erzik kendisini yetkilendiren güçle ve ondan aldığı hızla Türk futboluna büyük hizmetler verdi. Formül bu. Sizi oraya getiren güç ve bununla düşünce işbirliğinde başarılı hizmet. Genel kurul üyelerine çok büyük görev düşüyor şimdi. Gerek kulüpler olarak, gerek diğer kuruluşların temsilcileri olarak, seçilecek yeni yönetime ne kadar sözümüzü geçiririz mantığı değil, Türk futbolunun başarısı için kiminle neler yapabiliriz düşüncesi hakim olmalı. Problem zaten burada yatıyor. Yoksa Fatih Terim ile çalışıp çalışmamaktan ya da siyasi kanadın gücünü almaktan geçmiyor. İşin bir başka yönü de düşündürücü. Şu ana kadar aday ve aday adaylarının futbolun bugünkü durumunu ve geleceğini anlattıkları bir açıklamaları yok. Projeleri olmayan, programları belli olmayan isteklileri hangi kriterlerle değerlendireceğiz. Şimdilik görünen o ki, yapılacak genel kurul futbolumuza yeni bir güç vermeyecek. Sadece günü kurtaracak. Gelecekte yine bizler hangi takımın yolunun kesildiğine, hangi hakemin hangi maça verildiğine, nasıl haksızlıklara uğranıldığı martavalları ile günümüzü geçireceğiz. Ufukta umutsuzluk var. Ama çareler tükenmez, ne diyelim..