Yeni çıkış Sarıgül

A -
A +

CHP'de ne çok Kurultay oluyor son yıllarda. Bunun bir anlamı var tabii. Bir şeyler iyi gitmiyor demek bu. CHP'de işlerin iyi gittiğini söylemek de mümkün değil. Son genel seçimde olsun, mahalli idareler seçimlerinde olsun, başarı sağlayamadı CHP. Özellikle Özal'dan itibaren siyasi parti genel başkanlarının imaj ve vizyonları önem kazandı. Özal'ın bu konudaki öncülüğü, siyasi partilerde doktrine dayalı liderlerden daha çok, dünyada gelişen akımlara ayak uyduran, esnek, liberal görüşlü kişileri geliştirdi. Adını bildiğimiz siyasi partilerden pek çoğu bu gelişmeye ayak uyduramadı. Dünyadaki gelişmeleri fark eden yeni siyasi yapılar kolaylıkla iktidar sahibi oldu. Ülkemizde de aynı gelişmeler yaşandı. CHP ilgi çekici bir partidir. Doğurgandır, daima arayış içindedir. Bu hep böyle olmuştur geçip giden yıllar içinde. Ne var ki, bugün CHP'de gelişen olaylar, geçmişin klasik CHP sorunlarına benzemiyor. Günün anlayışına uygun yeni bir yüz, yeni bir isim, Mustafa Sarıgül, CHP'yi zorluyor. Parti içindeki kronikleşmiş yapılaşmaya rağmen Sarıgül, arkasındaki rüzgârla CHP için CHP'nin güncel dışı kalmış engellerini aşıyor. Baykal'ın Baykalcı delegeleriyle bir kere daha durumunu koruyacağı düşünceleri bana göre bu defa işlemeyecek. İşlese de bu sonunun başlangıcı olacak. Çünkü günü yakalayan Sarıgül oldu. Çünkü CHP değişen dünyanın neresinde olması gerektiğini bilen bir parti. Geçmişinde bunu defalarca yaptı, Sarıgül ile yine yapacak. F.Bahçe Asbaşkanı Hakan Bilal Kutlualp ile Şükrü Saracoğlu Stadı Müdürü Mürşit Tarhan'ın idrarlarını stada döken Ayten Gürışık büyüyü bozduğunu iddia ediyor. Konu mâlûm... Şükrü Saracoğlu stadına yapılan büyü meselesi. Tribünleri yenilenirken stadyuma büyü yapılmış, bu da F.Bahçe için bir felaket... Maksat büyüden kurtulabilmek. Anlaşılan iş ciddiye alınmış, yapılan büyüden kurtulmanın yolları aranmış ve Ayten Gürışık'a başvurulmuş. Neden başvurulmuş diyoruz? Çünkü hanımefendi bunu bir TV programında anlatıyor, karşılığı olan parayı alamadığını söylüyor da ondan. Durum böyle olunca: 1- Hanımefendi büyüyü bozmak için kendi kendine böyle bir girişimde bulunabilir. 2- F.Bahçe Kulübü'nden birileri hanımefendiye müracaat edebilir. 3- F.Bahçe Kulübü'ne resmen üye olmayanlar böyle bir girişimde bulunabilir. Alternatifleri çoğaltabilirsiniz. Ancak ortada ciddi bir iddia var. Bu iddia da ikinci şıkkı güçlendiriyor. a- Hanımefendi, yaptığı işin karşılığını alamamış b- F.Bahçeli bir yönetici ve bir çalışanından idrar almış. Özellikle bu şık çok büyük bir önem taşıyor. Birisi size gelecek "Ben büyü bozucuyum, idrarınız gerekiyor" diyecek. Ne yaparsınız ? Ya reddedersiniz ya da verirsiniz. İddiaya göre idrarlar verilmiş ve Şükrü Saracoğlu Stadı'na dökülmüştür. Bu da gösteriyor ki, talep F.Bahçe Kulübü'nden gelmektedir. Ne var ki, burada başka sorular akla geliyor... Neden bu iki kişinin idrarı? Büyüyü bozabilmek için neden başkalarından idrar istenmemiştir? Büyüyü bozabilecek daha güçlü idrarlar başka F.Bahçeliler'de bulunmamakta mıdır? Tabii bu soruların cevaplarını ancak hanımefendi verebilir. O da sanıyorum bugünlerde konudan uzak duracaktır. Zira Cumhuriyet Savcılığı, ilgili yasalar gereği kendini aramaktadır. Önceki yüzyılın sonlarında Moskova'nın 2 bin kilometre doğusunda Sibirya'da doğan Gregory Efimoviç Rasputin aklımıza geldi. Rahip görüntülü bu adam, Çariçe Aleksandra'yı avucunun içine almıştı. Saltanatın tek varisi Prens Alexis'i hastalıktan kurtaran oydu. Adeta Prens'in koruyucusuydu. Sonuçta sarayda dediğim dedik hale gelmişti. Hovardalığı ile de ünlü olan Rasputin, Çarlığın önlenemeyen çöküşüne engel olamazken, sonunda Çar'ın arabalarınca öldürülmüştü... Şimdi "Hanımefendi F.Bahçe Kulübü'ne böyle bir dalış mı yapmak istiyor?" sorusu akla geliveriyor. Eğer marifet büyüyü bozacak güçlü idrarda ise bu hemen hemen bütün futbolseverlerde kolayca bulunacak bir alternatiftir. Zira henüz statlarımızı seyirci idrarından kurtaracak bir yöntem bulunmamıştır.. Nereden nereye... Büyülerden idrar çeşitlerine... Eee ne yapalım... Şampiyonluk öyle kolay iş değil!!! Adam başı 3 milyar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, F.Bahçe Kulübü tarafından İstanbulspor Kulübü'ne verilen 600 milyar liranın peşinde. Üstelik bu rakamlar belgelenmiş vaziyette. Bir kere daha mâlûmu ilâm ediyoruz. Şike var mı, yok mu? Var işte. Herkes biliyor. Aslına bakarsanız olay F.Bahçe'ye rastladı. "Ben yapmadım" diyen kulüp varsa beri gelsin. Benim anlatmak istediğim başka noktalar. Bu yazıyı yazarken henüz Beşiktaş Kulübü'nden bir ses çıkmamıştı. Bundan sonra da çıkmazsa yazıklar olsun. Yani bu konuda dirsek teması tam. Hani o maçta Beşiktaş yenilmişti de. Diğer boyutu ise çok ilginç. Türkiye Süper Ligi'nde 18 takım var. İlk onbirlerini göz önüne alırsak yaklaşık 200 futbolcu eder. Eğer 600 milyar TL'yi 200'e bölersek adam başı 3 milyar ediyor... Ciddi bir para. Gelin başka biçimde değerlendirelim. Söylendiğine göre bu paradan İstanbulsporlu futbolculara 6'şar milyar verilmiş... Onları aşka getirmek için. Aşka gelip Beşiktaş'ı yenmişler. Anlayacağınız para gelince aşka kolay geliniyor... Bu konu gerçekleştiğine göre, hocaya, futbolcuya falan gerek yok. Söz konusu para da ödenebildiğine göre, sene başında dağıt gitsin üçer milyar... Gelsin sana puanlar.. Sevgili okurlar, para gerçekten ciddi boyutta bir rakam. İster 'şike' deyin , ister 'teşvik' deyin, rakam hepsini aşıyor. Artık ok yaydan çıktı. Çuvala girmez. Mutlaka sonuçlandırılmalı. Şimdiye kadar kulüplerimize "yaramaz çocuklarımız" gözü ile bakılıp hoş görülen davranışları, bu olayla sonlanmış gibi gözüküyor. Anlaşılıyor ki temiz güçler kolları sıvamış, spordaki kirliliği yok edecek. Hayırlısı olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.