Yüreksiz Beşiktaş

A -
A +

90 dakikayı özetlemek gerekirse Beşiktaş'ın F.Bahçe karşısında yüreğini ortaya koyamadığını söylemek gerekir. Maç boyunca düşündüm ki, Beşiktaş 3-4 dakika futbol oynasa, bu F.Bahçe'ye bir kaç farklı sonuçla yenebilir diye. Nerede? Beşiktaş 90 dakika içinde hiç de Beşiktaş gibi olamadı ve oynayamadı. Oysa, taktik anlayışlar olarak Beşiktaş'ın 3-5-2'si F.Bahçe'nin 4-2-3-1'inden çok daha uygundu. Futbolcu kaliteleri de bunu gösteriyordu. Baktık ki, oyuna asılan, ikili mücadelelerde topları kazanan, büyük bir ihtirasla galibiyete ve gole motive olan F.Bahçeli futbolculardı. Beşiktaş orta sahasında ne Tümer, ne de Giunti bekleneni veremediler. Sol kanatta önü daima boş olan İbrahim ise asla son vuruşlarında etkili olamadı. İleride İlhan topla hiç buluştu mu diye soru sormak aklıma geliyor. Gerçi maçın son dakikalarında 1-0 önde olan Beşiktaş, 2-1 yenik duruma düştükten sonra 1 gol kazanıp 2-2'lik skoru yakaladıysa, bu tamamen F.Bahçeli futbolcuların aşırı motivasyon yüklenmesinin bir sonucu idi. F.Bahçe'de aşırı motivasyon ve seyirci desteği Beşiktaş'ı yüreksiz futbola döndürmemeliydi. Bugün Türkiye liglerinde en iyi takım olarak Beşiktaş görünüyorsa da, F.Bahçe önündeki futbolu asla bu kalitede olamadı. Beşiktaş'ta hiç iyi futbolcu yok muydu diye sorarsanız; tabii her zaman olduğu gibi bu kaleci Cordoba'ydı. Gelelim hakeme; Serdar Tatlı'nın F.Bahçe'nin son derece agresif futbolcu karşısında F.Bahçeli futbolculara gösterdiği sarı kart sayısı çok azdı. O, Şükrü Saracoğlu Stadı'nda maçı soyadı gibi tatlı bir şekilde bitirmeyi hedeflemişti. Ben Beşiktaş'ın yüreksizliğini hakeme bağlamak istemiyorum tabii ki. Bir derbi her zaman olduğu gibi motivasyonların çarpışmasıyla geçti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.