Amerika Birleşik Devletleri, yarın, 4 Temmuz'da 1776 yılında Kongre tarafından kabul ve ilan edilen Bağımsızlığının 225. Yıldönümünü kutluyor. Bu yıldönümünde Amerikalıların övünmek için çok sebepleri var. ABD bugün dünyanın tek süper gücü. Silahlı kuvvetleri, teknolojisi dünyanın en kuvvetlisi. Ekonomisi, maliyesi, şu sırada bir gerileme içinde olsa bile, esasta güçlü. Halkın yaşam seviyesi genelde yüksek. İşsizlik ve fakirlik varsa bile diğer ülkelere nazaran az. Demokratik rejim yerleşmiş; sorunlar ve bunalımlar Anayasanın ve içtihatların yerleştirdiği "kontroller ve dengeler" sayesinde nisbeten kolaylıkla halledilebiliyor. Velhasıl Amerikalılar şu sırada, haklı olarak, "Amerikalı olmanın" güven ve mutluluğunu yaşıyorlar. Fakat gene bugün, bana göre, Amerika kendi kaçınılmaz çöküşünün kötü tohumlarını kendisi ekmekte. Ahlâk yozlaşması Bu kötü tohumların başında ahlâk ve aile değerlerinin inanılmaz bir şekilde erozyona uğratılması var; bugün Amerika'da televizyonlara, filmlere ve günlük yaşama yansıyan ahlâksızlık, sapıklık olayları var. TV tartışmalarına, makale ve kitaplara konu olan ortaokul ve liselerdeki şiddet olayları gençler arasında adeta aleniyete vurulan cinsellik ve bu konudaki serbestliğin sebep olduğu, evlilikdışı hamilelikler ve zührevi hastalıklar toplumu için için kemiriyor. Son yıllarda zaten çığırından çıkmış olan danslar artık, okullarda bile apaçık cinsellik gösterisi ve taklitlerine dönüşmüş. Muhafazakâr çevreler bunlara karşı tepki gösterirken, liberaller "gençtirler, yapabilirler" müsaadekârlığı içindeler. Bu çılgınlık ve ahlaksızlıklara, müsait ortamı, güçlü holdinglerin kontrol ettiklerı film, plak ve internet şirketleri büyük kazançlar karşılığında, pervasızca hazırlıyorlar. Eşcinsellik övüncü! Eşcinsellik bu ahlaki dejenerasyonun başka bir boyutu: GAY denilen eşcinseller adeta meşru, özel hak ve dokunulmazlıkları olan bir "Üçüncü Cins" haline geldiler. Büyük şehirlerde pespaye kılık ve tavırlarıyla "Gay olmanın övüncü" naralarıyla resmi geçit yapıyorlar. Eskiden kapalı kapılar arkasında yapılanlar şimdi, aleminas sokaklara döküldü. Bu "gay"leri aşağılamak politik olarak doğru sayılmıyor. Eşcinselliğe karşı çıkmak ayıp! Eşcinseller de artık bu "cinsel tercihlerini" gizlemek lüzumunu bile duymuyorlar; biribirleriyle evlenmelerinin meşru hale getirilmesine uğraşıyorlar. Her yerden, her taraftan, her filmden, TV programlarından eşcinsellik ve eşcinseller adeta fışkırıyor. Muhafazakâr Cumhuriyetçi Partide bile açıkça "gay" olan Kongre üyeleri var. Muhafazakâr Başkan Bush "eşcinsellik" konuları ile ilgilenmek üzere Beyaz Saray'a eşcinsel bir danışman tayin ettı. Üniversiteler eşcinsel gençlere özel burslar veriyorlar. YALE Üniversitesinde "Eşcinsellik Araştırmaları Kürsüsü" kuruldu. Bazı okullar "eşcinselliği" tanıtmak için özel dersler koydular. Bu yıl bazı üniversitelerde eşcinseller için ayrı diploma töreni yapıldı. Texas'ta bir listede "gay" olmayan bir öğrenci, "Gay Pride" yani eşcinsel olmanın övüncü yazılı Tişörtlere karşı "Düzgün olmanın Övüncü" yazılı bir tişörtle okula geldi diye okuldan kovuldu! Eşcinseller hadlerini bilseler ve kapalı kapılar arkasında kalsalar bir derece ama gittikçe mütecaviz hale gelmekteler. Eşcinsellere direnen kurumlara, mesela Orduya ve İzcilik Teşkilatına el atmaktalar. Ordu ve İzciler eşcinselleri dışlıyor diye şikayet ediyorlar. Bugün dünyanın başına AIDS belasını eşcinsellerin sardığı gerçek olduğu halde, bu salgınla mücadele uluslararası bir kampanyaya dönüşürken diğer taraftan "gay"lik adeta teşvik ediliyor. Bu çelişkiyi anlamak mümkün değil. Pazar ve sektör büyük Diğer ahlaksızlık hareketlerini nasıl açıkça ve dolayısıyla büyük holdingler teşvik ediyorlarsa, gittikçe büyüyen bu pazar, eşcinsellere mal ve hizmet veren özel bir sektörün gelişmesini sağladı. Bütün bunlara gene film ve plak endüstrisinin tahrik ettiği şiddeti katın, ABD'nin altındaki kötülük tohumları veya saatli bombalar hakkında bir fikir sahibi olursunuz. Netice Tarihte birçok devletler ve İmparatorluklar ahlaki yozlaşma sonunda çökmüştür. Maalesef eğer muhafazakârlar bu gidişi durduramazlarsa ABD'nin de eninde sonunda başına gelecek budur. ABD'nin yegane süper gücü olması bizim de çıkarlarımıza uygun çöküşü bizim için de hayırlı olmaz. Ama asıl önemlisi kötü örneklerinin giderek ve maalesef kaçınılmaz olarak, fılm, plak ve internet vasıtasıyla bize, bizim toplumumuza da sirayet etmesi!