ABD'de savunma tartışmaları ve politik oportünizm

A -
A +

Savaşlarda ölenleri "Anma günü", Amerikalıları "GÜNÜ BİRLİK" birleştirirken, dikkatleri Silahlı Kuvvetlere, Başkan Bush yönetiminin askeri alandaki tasavvurlarına ve sorunlarına çekti. Bu hususta, savunma-silah harcamaları konusunda, Kongrede ve kamuoyunda tam bir görüş birliği sağlanamayacağı anlaşılıyor. Vermont Senatörü James Jeffords'un, Cumhuriyetçi Partiden ayrılıp, sözde "bağımsız"lığı seçmesi, ama fiiliyatta Demokrat muhalefete katılması sonucu, Başkan Bush, hem savunma konusunda hem de diğer bütün konularda Kongrede zorlanacağa benzer. Zira üyeliklerin 50-50 dengelendiği 100 üyeli Senatoda, Jeffords'un "ihaneti" neticesinde denge, fiilen Demokratlara kaymış oldu. Bush düşmanları bayram ediyorlar ve bu "ihaneti" Bush'un acemiliğine, Cumhuriyetçilerin nadanlığına bağlıyorlar. Politik dürüstlük nerede? Jeffords olayı, son zamanlarda "politik dürüstlük"ten fazlaca söz edilmesine rağmen, Amerika'da da "politik oportünizmin" siyasette daha geçerli olduğunu, yani ilkelerin değil, fırsatçılığın ön planda geldiğini gösterdi. Buna göre, Bush ve Cumhuriyetçi liderler, muhafazakâr ilkelerini bırakıp sola, liberallere doğru kaysalar ve bunun gereği olarak ötedenberi Cumhuriyetçi Parti'de liberal eğilimleri ile parti içinde rahatszılık kaynağı olan Jeffords'u kollasalar, makbul sayılacaktı. Ama, ilkelerine bağlı kaldıkları, kendilerine oy veren muhafazakâr kitleye ihanet etmedikleri için, kısacası politik oportünizm yapmadıkları için bir kısım yazarlar tarafından tenkid ediliyorlar. Kısacası, "ilke sahibi olmak değil, oportünistçe hareket etmek daha revaçta, Amerika'da da! Bazı Cumhuriyetçiler bile şimdi, Bush'a daha esnek hareket etmesini, hatta daha ortalara, "ortanın soluna" kaymasını tavsiye ediyorlar. Vergi indirimlerı tasarısını Kongreden adeta kıl payı geçiren Bush şimdi önemli bir imtihanı, önemli mahkemelere atamak istediği Yargıçların Senatoda tasdiki konusunda verecek. Bunun pek kolay olmayacağı anlaşılıyor. Ancak, sonra sırada, daha çetin Savunma ödenekleri ve reformları var... Uluslararası boyutları olan, ABD'nin, Avrupa Devletleri ve AB ile ilişkilerini dolaysıyla bu geniş, politik-stratejik alanda taraflar şimdi kılıçlarını bilemekteler. Bu konu neticede Türkiye'yi de yakından ilgilendireceği için ayrıntıları üzerinde durmak istedim. Çıkarlar çatışması Bush, bir bakıma bu konularda kendi partisi içinde, daha önemlisi, kendi yönetimi ve kabinesi içindeki, özellikle, Dışişleri Bakanı Colin Powell ile daha "şahin" sayılan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Milli Güvenlik Danışmanı Condolezza Rice arasındaki derin görüş ayrılıklarını uzlaştırmak zorunda. Dahası da var: Rumsfeld'in görevlendirdiği sivil bir strateji uzmanının, -Ronald Reagan döneminde de stratejik düşünceleri etkilemiş olan Andrew Marshall'ın- stratejiler, silah sistemleri tercihleri konusundaki, dışarı sızan radikal önerileri, şimdiden Pentagon içinde ve Genelkurmay, Yüksek Komutanlar cenahında tartışmalara ve eleştirilere yol açtı... Bu arada Deniz Kuvvetleri'nin gözdesi büyük Uşak gemileri inşaat programının iptal edilip yerine daha süratli, küçük, elektronik donanımlı "görünmez" gemilerın, Denizaltıların tercih edilmesı önerisi Amirallerin şiddetli tepkilerine sebeb oluyor... Uzay Savaşları Nihayet, '70'li yıllarda Sovyetler Birliği ile imzalanan ve hâlâ yürürlükte olan, Antibalistik füzelerin konuşlandırılmasını, karşılıklı "donduran" ABM Andlaşmasının iptali ile, balistik uzun menzilli füze saldırılarına karşı, elektronik ve muhtemelen uzaydaki platformlarda mevzilenecek lazerli sistemlerden oluşacak bir "savunma kalkanı" geliştirmek projesinin canlandırılması da,, Amerika içinde de, Avrupa'daki müteffiklerle de, derin görüş ayrılıklarına yol açıyor. Karşıtları bunun yeni bir nükleer silah yarışına yol açabileceğini ileri sürüyorlar. Bush da bu eleştirileri önlemek maksadı ile, Rusya'yı bu kalkanın oluşturulmasına ortak etmeyi öneriyor. Bütün bu tartışmalarda yerel "politik fırsatçılık" da rol oynuyor. Kongre üyelerinin, seçim bölgelerindeki askeri üslerin açılıp, kapanması, silah ve uçak imalatının devamı veya iptali hususunda, zaman zaman gerçekçi stratejilere ters düşen taleplerini, karşılamak da politıkanın gereği oluyor. Başkan Bush, Princeton Üniversitesinin mezuniyet töreninde bütün bu konularda açıklamalar yapacaktı. Beklenen olmadı. Ondan sonra da, geçen hafta Annapolis Deniz Akademisinde yeni teğmenlerin mezuniyet töreninde konuştu. Ancak bu konuşmasında da pek ayrıntılara girmedı. Hem Rumsefeld'in ve diğer bazı komitelerin raporları anlaşılan hazır değildi, hem de Kongrede Jeffords'un taraf değiştirilmesı neticesi hasıl olan nazik durumda, tartışmaları erken başlatmak, muhalefetin eline erken koz vermekten kaçınıyordu. Bu son konuşmada söylediklerı az, öz ve ilginçti... Öyle görünüyor ki Başkan Bush'un içerde ve dışarda vereceği en büyük imtihan, bu çok boyutlu satranç oyununda, türlü çıkar odaklarına ve sabit fikirlere karşı olacak..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.