ABD'de yeni oluşumlar -2-

A -
A +

Yeni Başkan George W. (Walker) Bush işbaşına geçeli daha 100 gün dolmadan, Amerika Birleşik Devletlerinin yeni dış politika, savunma ve ekonomi istikametleri belli olmaya başladı. Bush, Amerikan Kuvvetlerini, itfaiye gibi dünyanın çeşitli yerlerinde çıkacak yangınlara "koşturmadan" evvel öncelikleri tespit etmek istiyor. Bu önceliklerden biri de Orta Doğuda; Amerika'nın buradaki petrol, Filistin sorunu gibi hedef ve çıkarları için tehlikeli gördüğü Saddam'ı "halletmek". Yıldız savaşları Yeni savunma stratejisindeki önceliği de füze saldırılarına karşı, modern teknolojilerle savunma "kalkanı" geliştirmek. Bu, bir bakıma, Ronald Reagan'ın, neticede Sovyetler Birliğinin çökmesine sebep olan, Kötülükler İmparatorluğunun tabutuna son çiviyi çakan, "Yıldız Savaşları" projesini kaldığı yerden yeniden başlatmak demek olacak.. Balistik Füzelere karşı savunma konsepti, Rusya ile imzalanan ABM-Anti Balistik Füze Andlaşması ile askıya alınmıştı. Bu anlaşma, "MAD akronimi ile anılan "Mutual Assured Destruction" yani "Karşılıklı Mutlak Yoketme" konseptine, yani füzelerde ve başlıklarında eşitliğe ve dolaysıyla iki veya çok tarafın bir saldırı vukuunda biribirlerini muhakkak ifna edecekleri korku dengesine dayanıyor. Bu dengede, karşı tarafın veya tarafların hiç oyunbozanlık yapmayacağı hususundaki "pamuk ipliği faraziyesi" kabul edildiği için, tam bir güvence yoktu. Ne var ki ABD, Sovyetler Birliği döneminde imzalanan bu anlaşmanın yeni Rusya ile de geçerli olduğunu kabul ederek, füzelere karşı kendi "kalkan"ını geliştirmek için teknolojik çalışmalarını durdurmuştu. Böylelikle, "haydut" (rogue) ülke denilen Irak, İran ve Kuzey Kore, hem nükleer silahlarını hem de bu silahları uzun menzillere fırlatabilen kendi füzelerini (herhalde Rusya'dan ve Çin'den teknik yardım alarak) geliştirirken Amerika -ve Avrupa ve de Türkiye- sürpriz füze saldırılarına karşı savunmasız ve hazırlıksız kalmış oluyorlardı. Şimdi yeni Bush yönetimi, bu ABM Andlaşmaları çıkmazından kurtulmak istiyor. Çünkü Başkana ve danışmanlarına göre, ABM Andlaşmaları Amerika'nın yeni stratejik hedeflerine ters düşmekte. Yeni Savunma Bakanı Rumsfeld de son Avrupa seyahatinde bunun ilk işaretlerini verdi. NATO müttefiklerine özetle: "Siz de bizim savunma kalkanımızın veya şemsiyemizin altına girin. Ama girmeseniz de biz gerekeni yapacağız" dedi. Kısacası, öyle görünüyor ki Amerika, eninde sonunda, tek taraflı da olsa 1972'de Rusya ile (o da Sovyet Rusya idi) imzalanan Anti Balistik Füze (ABM) Andlaşmasını iptal edecektir. Ne var ki Avrupalılar ve Amerika'daki Demokratlar ve liberal medya, Füze Savunma sisteminin geliştirilmesine ve ABM Andlaşmasının iptaline karşılar. Yeni bir Yıldız Savaşları projesinin hem çok masraflı olacağını hem de Rusya'yı ve Çin'i, nükleer silah ve füze yarışına tahrik edeceğini ileri sürüyorlar... Büyüklük kompleksinden kurtulamayan Fransa da böylelikle ABD şemsiyesi hegemonyası altına girmek istemiyor. Radikal konseptler Savunmanın diğer boyutlarında da, Bush yönetimi yeni arayışlarda. Savunma için halen mevcut 300 milyar doların üstüne gerekli olacak 100 küsur tahsisatı Kongreden istemeden önce Rumsfeld bir Başkanın talimatı ile "Amerika'nın ve müttefiklerinin savunması için, mevcut statükonun yerine yeni bir yapı oluşturmak" için geniş bir araştırma başlattı. Maksadı; halen mevcut silahların, silah sistemlerinin; kara, hava ve deniz kuvvetlerine bazı ilave ve iyileştirmeleri için tahsisat ayırmak mı, yoksa her alanda, modern teknolojilerle yepyeni, radikal silahlar ve silah sistemleri geliştirmek mi gerekeceğini tespit etmek ve sonra da Kongreden tahsisat istemek. Bu "devrim" tabii, Amerikan silah endüstrisine ve dolayısyla Amerikan ekonomisine ivme kazandıracak. Ancak bir de iç politika boyutu var: Kongre üyeleri tahsisat ve silah sanayii, kışlalar, tesisler konusunda kendi eyaletlerinin çıkarlarını kolluyorlar ve tahsisatları yerel politik maksatları için saptırıp, bir yerde de, radikal "devrimlerin" önünü kesebiliyorlar. Bush'un " teknoloji savaşında devrim" dediği bu radikal değişiklikleri yapmak için, önce Amerika'nın ve müttefiklerinin, bundan böyle, nerelerde ve hangi düşmanlarla, tehlikelerle karşılaşacaklarını kestirmek gerekiyor. Klasik savaşlar dönemi sona erdiğine göre, kara, deniz, hava ve bellibaşlı acil müdahale kuvveti olan "marine"lerden hangisine ne kadar önem ve tahsisat verilecek, hangi yeni silah, uçak ve gemiler verilecek? Uzmanların görüşleri değişiyor. Ağırlığı donanmaya verelim diyenler de var, hava kuvvetleri önceliği almalı diyenler de. Bunlara karşılık kara kuvvetleri olmazsa iki kuvvetin de sonunda yetersiz kalacağını savunan uzmanlar dar var.. Eski tartışmalar Aslında bu çelişkiler, tartışmalar bu yüzyılın başından beri devam eder. Ne var ki Sovyet tehlikesi kalkmış görünürken ve mahalli "yangınlar dönemi" ile birlikte Çin, Kuzey Kore, İran ve Irak tehditleri öne çıkarken, bu tartışmalar daha çok boyutlu hale gelmiş durumda. Herhalde, Amerika'nın dünyanın ve Türkiye'nin bugün savunma ve strateji konusundaki hedef ve ihtiyaçları, Soğuk Savaş döneminden, düşmanların belli olduğu zamandakinden çok farklı. Bunu Rumsfeld de "Eskiden Savunma Bakanı iken geliştirilmesine öncülük ettiğim silahlar, uçaklar ve gemiler o dönemin zaruretlerine göre geliştirmişlerdi. O 25 yıl öncesi idi. Bugün ise imkanlarımız hâlâ fena değil ama artık oyun değişti." diyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.